Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor. Kıbrıs Savaşı bile ülke üzerinde bu kadar stress ve gerginlik yaratmamıştı. Savaşa girmiştik ama insanlarımız birbiriyle gerçekten de kenetlenmişti.
Şimdiyse durum çok çok farklı; İktidar partisi ve onun malum “fahri” lideri en başta olmak üzere ileri gelenleri (ve hatta bunların medya uzantıları filan) öyle “ÖTEKİLEŞTİRİCİ” BİR DİL kullanıyorlar ki yıllardır, vatandaş resmen kamplara bölünmüş durumda; Dindar olanlar, olmayanlar.. Kürtler (ve Kürtçüler) ve Türkler, Sünni olanlar, olmayanlar (ve de özellikle Aleviler), Osmanlıcılar, Atatürk’çüler, Erdoğan’cılar muhalif olanlar vesaire vesaire..
Millet resmen birbirine düşman olmuş vaziyette… O kadar büyük bir gerginlik var ki ülke üzerinde en ufak kıvılcımlar dahi büyük infial ve patlamalara neden oluyor… Aklı başında herkes de “Allah korusun ya bir iç savaş çıkarsa ülkenin hali ne olur?” diye endişeler içinde kıvranıyor..
Bütün bunlar olurken devletin en tepesindeki şahıstan üslubunu yumuşatarak gerginliğin azalmasına katkıda bulunma yönünde hiçbir sinyal alınmıyor (hatta tam da tersi oluyor, belki de bir strateji dahilinde)… Bu konuda uzmanlar şunları söylüyor;
“Şiddetin artmasına siyasilerin kullandığı ötekileştirici dil ve kutuplaştırma politikaları neden oluyor”. Bazılarına göre gerilimin nedeni Erdoğan’ın iktidarı bırakmak istememesi. Zira onlara göre “AKP en zayıf dönemlerini yaşıyor ve vuruşarak çekiliyor. Bu, nefret nedeniyle bütünüyle yok etme duygusu olarak düşünülebilir”.
Ayrıca yine uzmanlara göre “Yıllardır ötekileştiren bir dil kullanılıyor ve bu da şiddet içeriyor, şiddeti teşvik ediyor.” Örneğin, HDP’nin, PKK’nin uzantısı olarak gösterilerek hedef haline getirilmesi gibi.
Bir görüşe göre de devletin en tepesindeki kişi iktidarı bırakmak istemediğinden ülkede büyük karışıklıklar (nerdeyse savaş) çıkarılıyor. Öyle ki insanlar artık “Operasyon değil katliam istiyoruz” diye bağırıyor. Bu da Allah korusun ama bize bir olası “Türk -Kürt iç savaşı” tehlikesini işaret ediyor
Bilindiği üzere daha önce gerçekleşen bir büyük facia (katliam) olan Madımak olayı ile ilgili olarak sorumlular gerektiği gibi cezalandırılmamışlardı. Bu bile şiddet eğilimli ve yönetilebilir cahil kesimleri cesaretlendirme açısından çok sıkıntı arz ediyor.
Netice ne mi? Özellikle gücü (iktidarı) elinde bulunduranların şiddet dili kullanmaktan acilen vaz geçmesi gerekiyor. Tabii ki söylemeye bile gerek yok; “Terör Örgütünün” de bir an önce ve kayıtsız şartsız silahlarını teslim etmesi ve dağdan inmesi elzem. Yoksa bu gidişin sonu gerçekten de hiç iyi değil…
Allah Türkiye’mizi korusun.
Editör
