Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye çağrı yaparak barış sürecini desteklediğini ve bu sürece geri dönülmesini arzu ettiğini bildirdi. Hani bir nevi “Analar ağlamasın” çağrısı cinsinden bir çağrı.. Hatta TEMENNİ demek daha da uyacak sanki…

İyi güzel de herşey temenni ile olsa bugün dünyada dert, sıkıntı, problem filan kalmaz yeryüzü cennet olup çıkıverirdi bir anda. Ama malum öyle değil işte..

Tamam, hiç şüphesiz ki analar ağlamasın, yani barış sürecine geri dönülsün.. Ama hangi bedel karşılığında?

“Canım, kaybolup giden canlardan daha kıymetli bir bedel mi var?”… O da doğru.. Ama bugün Avrupa veya dünyada hangi ülke yalnızca bu “İYİ NİYETE” uyarak onun gereğini yaparak, topraklarından bir parçayı alıp ülkesini bölmek isteyenlere sunar? Birbirimizi kandırmayalım.. Hiç bir ülke buna razı olmaz.. Üstelik de bu işin peşinde koşanları siler vallahi yeryüzünden..

Örnek mi istersiniz? ABD kendisine karşı casusluk yaptı iddiasıyla JULIAN ASSANGE’ı “tuvaletini yaptığı yere kadar kovaladı” çoğumuzun yakından takip ettiği gibi… Düşünsenize hele, ABD topraklarında bilmem hangi eyaletteki zenciler veya Meksikalılar “Arkadaş biz ayrı ordu, ayrı toprak istiyoruz” diye ayaklansalar  ne olur acaba?
Onun için bu palavraları geçelim lütfen.. Bunları ancak salaklar ve cahiller (o bile şüpheli ya) yer veya entel geçinen hain veya satılmışler alkış tutar..

Tabii ki Kürt vatandaşlarımıza sahip çıksın ve onları baş tacı etsin devlet (sanki diğer soylardan olanlara çok iyi muamele ediyor da..). Her türlü imkanı sağlasın; Okul, dil özgürlüğü, ekonomik refah vesaire.. Ama “biz bu bölgeyi alacağız..” .. Eeee ? “Federe yapacağız..” .. Sonra sonra.. “Ayrı silahlı gücümüz filan da olacak..” .. İyi be güzelmiş vallahi… “Sonra da bir ara canımız isterse hatta Büyük Kürdistan’a da katılabiliriz belki ..” (Dikkat belki diyor arkadaş.. Çok zeki ya.. Bizi ürkütmüyor aklınca)

Bak işte orada dur hemşerim.. Adama “çüşş” derler.. Yani senin gibi böyle bilmem ne ister şeklinde acaip ve biçimsiz, yersiz taleplerde bulunana tabii.. Senin dediğin doğrudan “ülkeyi bölmektir” başka hiçbir şey değil.. Onu da biraz zor yaparsın gibi geliyor bizlere.. Onun için aklını başına topla ve bu insanlara – en başta kendi soydaşların olmak üzere – çok daha fazla zayiat vermeye neden olma artık.. YETER. Yoksa hakikaten yerin dibine gömüleceksiniz bu gidişle.. Tabii, savaştığını insanlara da büyük zayiat verdirerek.. “Titreyin ve kendinize gelin artık”…

İşte bu ahmak bölücülere çanak tutan bir de adı büyük ama insanları esasında çok küçük mü küçük devletler ve siyasetçiler, kuruluşlar da var.. İşte aşağıdaki yazıda “aklı sıra” beyanat veren hanımefendi de bu garibanlardan biri bizce.. Yani kadın bir sürü laf ediyıor TC’ye.. Akıl veriyor vesaire..

Güneydoğu Anadolu’da yürütülen operasyonlara değinen AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Mogherini şöyle diyor; “Türkiye’nin güneydoğusundaki iç problemleri ele alma fırsatımız oldu. AB her türlü terörist saldırıyı kınamaktadır. PKK’nın saldırıları olsun ya da başka terörist faaliyetler olsun biz hemen bir ateşkes ve geçen senelerde başlatılan barış sürecine dönüşünü destekliyoruz. Türk makamlarının son derece cesur vizyonuyla başlatılan bir barış süreciydi bu. Bu süreç bizce hala barış ve istikrarın ülkede sağlanabilmesi için tek çözüm”.

Tamam söz de dinleyelim akılı da alalım.. Ama be Allahın insanı dön de ADAM GİBİ OKKALI BİR LAFI  da terör örgütü ve onun zavallı siyasi uzantılarına söyle, “Hemşerim artık yeter kendinize gelin.. Bu gidiş gidiş değil” diye.. Bu kan dökücülere karşı etkili kampanya başlat vesaire… Değil mi ya? Ama “NE GEZER”….

İşte onun için tek çare içte ve dışta “kan emicilere” ve bu ülkeyi kendi menfaatleri veya SAPKIN (hiçbir zaman gerçekleşmeyecek) ideolojileri uğruna harcamaya hazır odaklara karşı birleşerek seçimini ona göre yapmaktır… Bundan da önce ve tek kelimeyle UYANIK OLMAK… Düşmanını artık tanımaktır.. Zira bunu da yapmazsak bir müddet sonra pek düşmanımız da kalmayacak.. Çünkü zaten biz de olmayacağız, nasılsa …

Editör / Kaynak: Medya