Bir “Cumhuriyet bakanı” ve seviye denen kavram

OPINION-2Burası Türkiye Cumhuriyeti.. Büyük önderin maalesef sağlığı yetmediğinden yapılması gerekli işleri tamamlayamadan terkedip gitmek zorunda olduğu ülke..

İnsan denen en önemli aktifinin seviyesini – hani Urfa’da Oxford açılmış olsaydı bile – bir türlü yukarı çekemeyen ülke..

İnsanının icabında Harvard’da, Cambridge’de yüksek okullar bitirmesine rağmen nasibini “ego denen şeytandan çok ve ama farkındalık denen en önemli insani değerden çok az alarak az gelişmişlikten kurtulamadığı topraklar…

Burası Türkiye; İnsanlarının az iş (o da yalap şap) yapıp çok övünme gibi kötü alışkanlıklara sahip olduğu ülke.. Diğer bir deyişle bir halt olmadıkları halde veya olamadan kendini bir halt sanan çok sayıda insanın olduğu ülke.. (Herhalde sevgili ATATÜRK “Türk Övün, Çalış Güven” ifadesindeki övün kısmını kullandığına pişman olurdu bugün sağ olup da milletinin durumunu görseydi..)

Burası Türkiye.. Çok büyük yolsuzlukların bilimsel ve somut kanıtlarla ispat edilmesine rağmen sırf bağnazlık, yobazlık ve de hatta menfaat yüzünden doğruyu ve gerçeği göremeyerek veya göz ardı ederek, o yolsuzlukları ve aktörlerini “sen de mi oradaydın, ama yollarımız var ya” filan gibi inanılmaz ilkel argümanlarla (ve karşı saldırı taktikleriyle) arkalayan az gelişmiş önemli bir toplum kesiminin mevcut olduğu ülke…

Burası Türkiye; Bakanların, hatta onlara da bakanların sözlerini rahatlıkla yalayıp yuttukları, takiyenin ve demagojinin beceri ve maharet sayıldığı, zannedildiği cahil insanlar ülkesi..

Her türlü haltı yiyip de ülkeye tamir edilemeyecek zarar veren, ama buna mukabil vatandaşa bir özürü bile çok görüp üstelik bir de onu döven böyük devlet adamlarının kol gezdiği bir ülke burası..

Devlet adamlarının (bu lafı kullanırken insana insaf demek lazım esasına bakarsanız) akım derken başka şeyler söylmesinin çok doğal, sıradan, günlük olay kabul edildiği bir ülke burası..

İşte size en son örnek; Bir üst düzey (olması gereken) siyasetçi ve devletin en öenmli kurumlarından birinden sorumlu üstelik.. Kendi yönetimindeki konularla ilgili olarak insanların eleştirilerine cevap verirken kullandığı ifadelere bakınız;

“Doların artışıyla ilgili bir gerekçe yok. Bana televizyon ekranlarında konuşan kriz tellalları bir tane gerekçe söylesinler. İlla ’kriz çıkacak’ diyor. Krizlerde kalasın e mi? Kendi kendinin krizinde kalasın da kefen parasını bulamayasın!”

Tam da ibretlik değil mi? Dedik ya, burası Türkiye Cumhuriyeti.. Malum halkımıza “BÖYLE TRAŞ”… Yakışır mı? Maalesef yakışmış bile.. Hem de yıllardır…

Editör

Like it? Share it!

Leave A Response