Güzel ülkemizde kitap okuma alışkanlığının her geçen gün azalmasının nedenlerinden biri de dizileştirilmiş kitaplar olsa gerek. İnternet ve televizyon sayesinde zaten az okuyan bir toplum olan ülkem insanları daha da az okur hale geldi. Hele hele yeni nesil kitap okuma alışkanlığını bilmez oldu. Ne aileler ne de epitim kurumları yeterli teşviği...

Şüphesiz ki birçok değerli yazar geldi geçti bu topraklara ve bazıları da hala kalemlerinin hakkını vermeye devam etmekteler. Bunların arasında eskilerden Reşat Nuri güntekin, yenilerden Ayşe Kulin ve benzerlerini sayabiliriz hemen bir solukta… Bir de ismi en popüler ve gündemde olanlar gibi çok sıklıkla duyulmayan ama gerçekten de son derece...

Öncelikle ve hemen belirteyim ki bu yazıyı 2 güzel insan için duyduğum büyük hayranlık, sevgi ve şükran duygularımı ifade etmek  için kaleme alıyorum.. Bu ülkenin yetiştirdiği – ve şüphesiz ki kendilerini geliştirmiş – 2 harikulade “değer” için.. Bunlardan bir tanesi yazar Ayşe KULİN, diğeri ise ülkemize en büyük katkıları sunmuş...

Günümüzde macera romanı yazan oldukça çok sayıda yazar mevcuttur… Bunların arasında STEPHEN KING den tutun’da CLIVE CUSSLER, ARTHUR HAILEY ve JOHN GRISHAM’ a kadar bir sürü isim sayabiliriz. Fakat öyle bir yazar var ki kitaplarını okuduğunuz zaman sizi Afrika’nın eşsiz güzellikleri ve gizemli tarihine alıp götürüyor.. Adam öyle bir yazıyor...

ERTUĞRUL ERDOĞAN Değerli yazarlarımızdan Sayın Ertuğrul Erdoğan’ın bir Pazar sabahı kaleme almış olduğu güzel bir öyküsünü burada taze taze paylaşıyoruz izniyle… Her zamanki gibi aklına ve eline sağlık… Sabahın erken saatlerinde tavanı basık hastanenin koridorları yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlamıştı. İçerinin havası...

“Yaşadıklarımı yazıyorum tabi. İçinde kendi edebi dünyamdan eklediklerimde muhakkak ama hepsi gerçek, hepsi yaşanmış. Mutlaka geziyorum ve İstanbul’da çok kalamıyorum. Sonra özlemler oluşuyor işte. Yazarken de sonunu hiç düşünmüyorum. Okuyucu ne düşünür ne anlar dediğiniz zaman yazamazsınız zaten. Bu sizin yaşam dünyanız” Yazarın”...

Çoğu insan bilmez ama Türkiye’nin ilk sakin şehri olan SEFERİHİSAR’da gerçekten çok da güzel bir çekirdek sanatçılar topluluğu ve sanatla ilgilenen bir kesim vardır.. Tabii bu arada tarihin en eski medeniyetlerinden birinin de Seferihisar’ın beldesi  SIĞACIK’ TA antik ismiyle TEOS’ta kurulmuş ve yaşamış olduğunu belirtmekte...

İki güzel insan… İki özel insan… Ayşe Kulin ve Türkan Saylan… Her ikisi de bu ülkenin çok değerli aydınlarından.. Biri yani Türken Saylan ebediyete intikal etti, diğeri  romanlarını kaleme almaya devam ediyor. Dileriz uzun yıllar da devam eder. Biri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanıydı. Yaşadığı sürece insanlık adına çalışan...

Bu hafta size defalarca okumuş olduğum ve yıllardır kitaplığımdan eksik olmayan “ŞEKER PORTAKALI” kitabını tavsiye edeceğim. Kitaplığımı karıştırırken elime geçen ve okumaktan asla bıkmadığım bu kitap yediden yetmişe herkesin anlayabileceği çok basit bir dille yazılmış duygusal bir öyküdür. Belki pek çoğunuz yıllar önce...

Bu Pazar sohbetimizin konusu birazcık PSİKOLOJİ olsa ne dersiniz acaba? Yok yok korkmayın öyle ağır FREUD konuları filan değil.. zaten bu satırların yazarı da Psikolog filan değil.. Ama bu tip konulara çok meraklı ve insan denen varlığın davranış biçimleri ve nedenlerini anlamak onun için çok önemli… Aynen FARKINDALIK denen olay gibi…O ne kadar...