Erdoğan’ın klasik taktiği; Hasmını bir şekilde mindere/meydana çıkar.. Kendi tarzında (??) mücadele etmeye/dövüşmeye mecbur et.. Ondan sonra destekçilerinin ve ekibinin de yardımıyla vur babam vur.. Belden aşağı vur.. Abandone edene kadar vur.. Ondan sonra da cahil halkın gözünde “Vay be, ne kahramanmış.. Ne adammış.. Ne yiğitmiş.. Nasıl da GÜRLÜYOR amma” puanlarını alarak rakiplerini saf dışı et..

Tabii bu süreç esnasında, iftira, kandırmaca, aldatmaca serbest.. Her yol geçerli.. Başta dedik ya.. Evet, muhterem bugüne kadar VÜCUT DİLİNİ de (tam da bu eğitimsiz halkın anlayacağı şekilde) çok iyi kullanarak karşısına çıkanları hep tuş etti..

Ama şimdi ne yapacağını ciddi şekilde şaşırmış vaziyette.. Hatta kurmayları (akıl hocaları) bile öyle.. Zira karşısında çok farklı bir rakip var şu anda; Soğukkanlılığını hiç kaybetmeyen.. Herkese gerçekten de eşit mesaafede görünen/duran ve de bundan önceki kariyerinde kendini layıkıyla ispatlamış olan ve bu nedenle de rakine işleyecek bir konu imanı vermeyen bir olgun insan..

Şimdi, karşısında böyle bir rakip bulunca muhterem şaşırdı; Kızsam mı, sövsem mi, yoksa bunları yaparsam aksi tesir mi yapar seçmenin gözünde? Çünkü rakip olgun, kibar ve seviyeli. Hiçbir şekilde çamuruniçine çekme şansı yok. Muktedir henüz şaşkınlığı atmış değil.. Sövse sövemiyor, sevse sevemiyor..

Bakalım, bu yarıştaki stratejisi ne zaman açıklık kazanacak, ve de daha doğrusu bir strateji belirleyebilecek mi kurmaylar? Amaa doğrusu işi bayağı zor..

Ne diyelim Allah yardımcısı olsun muhteremin…

İşte bunları doğrulayan bir hamle Erdoğan’dan gelmiş ve İhsanoğlu’nu nankörlükle suçlamıştı… İhsanoğlu yine tuzağa düşmedi ve gaayet seviyeli olarak ve hakaret etmeden gerekli açıklayıcı yanıtı verdi. Yani muhteremin attığı pas yerini bulamadı yine..

İhsanoğlu konuyla ilgili olarak Başbakan Erdoğan’ın kendisini nankörlükle suçladığı sözleriyle ilgili olarak kendisinin seçimi kazandığını, ikinci kez ise kendisine karşı olan ülkeler tarafından aday gösterildiğini ve yine kazandığını söyledi.

CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi için ortak aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik eleştirilerine sert yanıt verdi. İhsanoğlu, “Kimseye minnet borcum yok. Bana kara iftira atılıyor. Allah’tan korkmuyorlar” dedi.. CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi için ortak aday gösterdiği, 9 partinin de destek verdiği Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim çalışmaları kapsamında dün Kayseri’yi ziyaret etti. İhsanoğlu’nu Kayseri Havaalanı’nda CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, MHP İl Başkanı Mete Eke, CHP İl Başkanı Mustafa Ayan ve bir grup vatandaş karşıladı. Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu ve beraberindekiler uzun bir konvoy eşliğinde şehir turu yaptı. Yurttaşların, sevgi gösterisinde bulunduğu İhsanoğlu, kendisini Türk bayraklarıyla selamlayan yaşlı bir çiftle seçim otobüsünün penceresinden tokalaştı. Daha sonra bir otelde basın toplantısı düzenleyen İhsanoğlu, “Siyasi rekabet iftira kampanyasına dönüşürse Türkiye’nin önü açılmaz. Trabzon’da cuma namazını eda ettik camiden çıktık, genç bir arkadaş, tekvandocuymuş, gelip bana ‘siz Çankaya’ya çıkarsanız, Kuran’ı yasaklayacaksınız’ diyor. ‘Hafızlığını bitir, seni Çankaya’da kıraat hafızı yaptırayım’ dedim. İhsanoğlu Çankaya’ya çıkarsa Kuran okutmayacak gibi kara propoganda olur mu? İkinci konu başörtüsü konusu. Benim üniversitedeki tavrımı anlattım. Başı kapalı kızları, derslerime aldığımı söyledim. Başörtüsü bir haktır, hukuk ve insan hakları bakımından, ikincisi dini vecibedir. Sosyolojik açıdan bir gelenektir. Benim söylediklerimi atıyorlar, İhsanoğlu başörtüsü gelenektir deyip, nefret söylemi yapıyorlar. Filistinle ilgili benim söylemediklerimi bana mal ediyorlar. Bana kara iftira atılıyor. Allah’tan korkmuyorlar. Allah’a, Kuran’a inanlar Hucurat Suresi’ni okusunlar” dedi.

İhsanoğlu ayrıca seçim sonucu ile ilgili olarak çok umutlu olduğunu da şu sözlerle bir kere daha teyid etti: “Yüzde 60 oy oranı ile seçileceğim. Cumhuriyeti kuran CHP. MHP ise kökü olan bir parti. Uzlaşmacı bir tavırla beni aday gösterdiler. Bu, iki genel başkanın düşüncesi olabilir ama o düşüncenin altında sosyolojik bir olay var. Bu değişimle birlikte istikrarı huzuru devam ettirmemiz gerekli”

KAYNAK: MEDYA