Daha önceki bir yazımızda Erdoğan’ın her zamanki “meydan okuyan, aşağılayan, tokatlayan” kavgacı üslubunun bu cumhurbaşkanlığı kampanyasında uygun olmayacağını ve nasıl bir kampanya izleyeceğini merak ettiğimizi belirtmiştik.

Merakımız çok da uzun sürmedi şükür; Belli oldu ki kendisi bu sefer de DEVLET (kötü karakter) ve MİLLET (iyi ve makbul karakter) diye 2 unsuru öne çıkaracak, bunları çarpıştıracak ve de tabii ki her zaman olduğu gibi iyi karakter kendisinden sorulacak haliyle.. Yani o makbul ve iyi karakterin yanında “olmuş” olacak – tabii bu arada ne kadar rakip ve hasmı varsa onları da kötü adamın yanında veya ta kendisi olarak göstermeyi ihmal etmeden..

Strateji danışmanlarını yerde yatan adamı tekmeledikleri için değil ama bu dahice buluş için tebrik etmek lazım vallahi.. Zira bundan iyisi de olamazdı doğrusu; Hani ringe çıkıp da kendisiyle boks edecek rakip bulamayınca, “gölge boksu” yapıp “Ama ben kazandım” filan demek gibi bir şey – teşbihte hata olmaz, bunda zaten hiç yok…

Tabii, kendi kendine gölge boksu yapan adamın “ben kazandım” çığlığına inanıp da alkış tutmak için uygun zeka seviyesine sahip izleyiciler de lazım.. İşte tam da burada siz karar verin acaba bu bizlere uyarlanır mı, uyarlanmaz mı? Evet, evet evdeki yüzde 50 (pardon 35) ile başlasanız uygun olur tabii…

Şaka bir yana, muhteremin bu stratejisinin tutup tutmayacağınız hep beraber göreceğiz. Ama bir gerçek var ki mevcut resimhakikaten de “direkler arası çadır tiyatrosu” durumu esasında. Zira,

“ulu önder Atatürk’ü (ismini telaffuz edemese de) adeta taklit eder gibi Samsun’a çıkıp oradan Erzurum’a geçmeler,
Obama’nın seçim logosuna çağrışımlar yapan ilginç logo kullanmalar,
ve hatta logoya çok kutsal dini sembollere çağrışım yapan figürler dahil etmeler,
devletle milleti birbirine hasım edip tokuşturmalar”

esasında devlet adamı sıfatı taşıyan kimseye yakışacak hamleler olmaması gerekir, diye düşünüyoruz doğrusu.

(bir devlet adamının elinde olan devletin bütün imkanlarını, bunların zerresine bile sahip olmayan rakipleri karşısında kullanarak gayrı adil bir rekabet ortamını içine sindiriyor olmasından bahsetmiyoruz bile, bu arada)

Tabii ki muhterem seyirciye göre oynuyor, maalesef. Seyirci de “direkler arasını” seviyorsa elden ne gelir ki? Hem de Ramazandayız, mübarek..

Bekleyip göreceğiz

Editör