Fenerbahçe Yönetimine çağrı: İstifa etmeyi düşününüz lütfen

by editor | Pazar, Oca 29, 2017 | 1739 views

Bugün ligin altına demir atmış olan Kayseri’den 4 gol yemiş bir Fenerbahçe taraftarı olarak bu yazıyı kaleme alıyorum. Öyle bir taraftar ki Fenerbahçe Başkanı muhtemelen daha yeni emeklemeden çıkmışken, bu taraftar babasının elinden tutarak Dolmabahçe’ye Lefter ve arkadaşlarını seyretmeye gitmiş ve defalarca Can, Basri gibi sembol isimleri sevgi ve hayranlıkla izlemiş… Hatta daha sonraları amatör küme vesairede futbol da oynamaya çalışmış kısa bir süre için, o zamanın “çamur” ortamı içinde… Şimdiyse nerdeyse 65 yıllık Fenerbahçe taraftarı olarak takımının nasıl dibe vurduğunu üzüntüyle izliyor maalesef (Esasında şimdiden ziyade bir süredir demek daha doğru, zira yalnızca alınan neticeler değil, idari hatalardan filan da bahsetmek gerekir)…

Fenerbahçe futbol takımı nasıl bu hallere geldi? Hangi unsurların veya kişilerin payı oldu bu maalesef “utandırıcı” durumla ilgili olarak? Herhalde daha yakın zamanlara kadar her hafta stadı dolduran on binlerce taraftar olmasa gerek bunun müsebbibi… Esasına bakarsak sahada aciz kalan futbolcular bile suçlu değil, her ne kadar hepimizin öfkesini çekiyorlarsa da sıklıkla. Beceriksiz Fernandao, ne yaptığı belirsiz Alper, içi geçmiş Van Persie, artık pek de bir şey olamayacağı hepten belli olan Salih, problem çocuk Emenike vs vs bu kulübe zorla mı geldiler “İlla bizi alın ve oynatın” diye, tabii hayır. Hatta işin ilginç tarafı bu kulüp bir de TERRANEO (İngilizce terrible kelimesini de çağrıştırmıyor değil tabii, berbat anlamında) faciası bile yaşamış bulunuyor iki arada bir derede malum, değerli yöneticilerimizin dahiyane fikirleriyle. Adam ne kadar içi geçmiş yıldız varsa doldurdu takıma ve Allah bilir hangi komisyonlar karşılığında diye düşünmeden edemiyor insan doğrusu. Bir de şu var tabii; Bu oyuncuları oynatacak olan antrenörün maharetini de boş geçemeyiz. Bu konuda da bir Şenol Güneş örneği gözümüzün önünde, adamı sev veya sevme o ayrı birşey. Velhasıl, bugün resim net olarak şu ki ne doğru dürüst, yani dengeyle kurulmuş bir kadro var sahada ne de ruhuyla mücadele eden futbolcular topluluğu, bizce. Yetenek derseniz o da sınırlı, hem de çok.

Çok kısaca ayrıntıya girersek öncelikle takımın ciddi şekilde orta saha problemi olduğu görülüyor. Buna mukabil tepe yönetim bu işi bir şekilde neticelendireceğine onunla bununla sürtüşmeye girmeyi tercih ediyor basın toplantılarıyla filan – Fenerbahçe’nin hakkını koruyoruz sloganı altında, ki doğru da olabilir bu. Fakat kardeşim zaten yeterince düşmanımız var, fazlasına gerek yok. Görüyoruz ki federasyona filan dalarak bir yere de varılamıyor, yine bumerang misali Fener’e zarar vermekten gayrı. Enerjimizi onlarla dalaşarak harcamak yerine Gençlerbirliği futbolcusu İrfan gibi adamları neden kaçırıyoruz ki, örneğin? Orta sahada bir beyine böylesine muhtaç olduğumuz bir dönemde KARAVAYEV gibi “düz” özellikleri olan sıradan bir futbolcu bu takımın ilacı olabilir mi? Nitekim görülüyor çok da fazla bir katkı beklememek gerektiği bu sporcudan. Bununla birlikte, “üst perdeden konuşmaya” gelince “Bizim isteyip de alamayacağımız futbolcu yok” söylemleri sergiliyoruz hani (defalarca olmuştur) … Yapamayacağımız şeyler için neden iddialaşıyoruz ki? Yalnız kendimize değil ama kulübe bile zarar veriyor bunlar nitekim, bunun farkında – maalesef – olmasak da zira insanlar doğası icabı kendileriyle sidik yarışı yapılmasından hoşlanmazlar. Centilmence rekabetten bahsetmiyoruz burada dikkat, o apayrı birşey.

Herhangi birisi kazara bizi tenkit etmeye kalksa adama “mafyavari” bir biçimde haber gönderiyoruz “Seni evinden aldırırım” filan diye. Böyle bir şeyi Fenerbahçe kulübünün en tepesindeki adamın telaffuz etmesi bile inanılır gibi değil.. Zira Faruk Ilgaz gibi dört dörtlük beyefendi insanların başkanlık yaptığı Fenerbahçe’ye hiç mi hiç yakışamaz bu tip uygunsuz davranış biçimleri… İnsan tenkit edildiği zaman tabii ki haksızlığa uğramış olabilir ve de kendini savunmak en doğal hakkı ve hatta görevidir. Ama “ben ne yaparsam yapayım doğrudur.. her şeyin en iyisini ben bilirim ve hatta gerekirse soyunma odasına gider antrenörü çiğneyerek taktik bile veririm vesaire, ama kimse beni tenkit edemez adamı bitiririm, kovarım, gösteririm filan” şeklinde bir yaklaşımla kulüp idare etmeye kalktığımızda, şu anda baştaki insanın on misli donanıma bile sahip olsak “hep ben bilirim” yaklaşımının sonunda kendimiz çıkmaza gireriz işte böyle – ama daha beteri kendimizle birlikte takımı da aynı çıkmaza sokuveririz… 2o milyon Fenerbahçe taraftarının büyük bir kısmını da kahrederek – belki biraz ağır ifade ama maç seyrederken çoğunun bu duyguyla dolduğuna hiç şüphemiz yok.

Onun için Türkiye’nin en büyük kulübünün tepesinde oturan kişilerde olması gereken onurlu duruşun sahibi olarak gerekeni yapıp arkadan gelecek olanlara yer açmak gerekir artık. “Daha çok işim var, şunu bekliyorum, bunu bekliyorum” filan gibi mazeretlerin arkasına sığınmadan ve taraftarın antipatisini daha da arttırmadan onurlu bir veda yapmakta çok büyük fayda var. Bu olmazsa olmaz davranış biçimine halen direnmek ise çok daha büyük sıkıntılara ve üzüntülere yol açacaktır, hiç şüphesiz. Zira bu yönetimin futbol açısından yapabildikleri ve yapabilecekleri öyle görülüyor ki artık net olarak – bugüne kadar herşeyi ben bilirim mantığıyla yapılan hatalara baktığımızda – ancak bu kadar. Bundan daha fazla kredi istemek gerçekten de uygun düşmeyecektir.

Bütün bunları yazarken Fenerbahçe aşığı bir yönetimin kulübe başka çok önemli kazanımlar sağladığını da unutmuyoruz ve bunlar için yürekten teşekkür ediyoruz. Bu kazanımların altına imza atanlar müsaade etmelidirler ileride heykellerinin bile dikilmesine bu camia için yaptıklarından dolayı, futbol branşını yerlerde süründüren kişiler olarak hatırlanmak yerine…

Güç güzel şeydir… İnsan bir kere alıştı mı kolay kolay bırakamaz malum başka önemli örneklerde de gördüğümüz gibi. Ama onu zamanında ve dolayısıyla tadında bırakmasını bilen adamlar bu kulübün tarihine layık oldukları şekilde geçeceklerdir, şüphesiz. Onun için yönetim olarak şapkaları öne koyup arkadan gelenlerin önünü açmak için gerekeni yapma zamanı gelmiştir, şüphesiz. Hazır Fetö tehlikesi filan da ortadan kalkmışken. Böylece bu Fenerbahçe aşıkları milyonlarca taraftarı da ağlatmamış olurlar, şahsi tutkular uğruna – ki insan olarak çoğumuzda mevcutttur bu duygu, şüphesiz.

Veteran bir Fenerbahçe taraftarı
(Sen de kim oluyorsun sorusuna muhatap olması mümkün olmayan)

Like it? Share it!