Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrası ilk konuşması

KILIÇDAROĞLU SEÇİMYerel seçimler sonucunda beklediği başarıyı yakalayamayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, seçim sonrası ilk konuşmasını yaptı ve istifa dedikodularını da katiyetle yalanladı.

Kılıçdaroğlu, canlı yayında önemli açıklamalar yaptı. Başbakan Erdoğan’ın balkon konuşmasında demokrasiyi, hukuku tehdit ettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, ”Kimsin sen tehdit ediyorsun?” dedi. CHP lideri, bir soru üzerine ”En sevindiğim il Hatay oldu. Hatay’a barış gelecek En üzüldüğüm Artvin oldu” diye yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bazı önemli ifadeler şöyle oldu;

Bir seçim yaptık, ülkemize hayırlı uğurlu olsun. Sayımların açık olduğu yerlerde demokrasi güç kazanır. Son bir kaç seçimdir seçimlerden sonra seçimin galibi olduğunu ilan eden kişi balkon konuşması yapar. Medya der ki çıkacak konuşacak, barış içinde yaşayan bir Türkiye için hep birlikte mücadele edeceğiz

Başbakanlık koltuğunda oturan zat yine bir balkon konuşması yaptı. Açıkça demokrasiyi, hukuku, sosyal grupları tehdit etmeye başladı. Kimsin sen tehdit ediyorsun? Hiç alışkın olmadığımız bir tarzda, diktatöre üslup bir tarzda demokrasi tehdit ediliyor. Hiç karşılamadığımız bir olay. 30 Mart öncesi neyse 31 Mart’ta da aynı adam. Türkiye ve dünyayı dizayn etmeye çalışıyor. CHP olduğu sürece bu ülkede hiçbir yurttaşı sen tehdit edemezsin.  Senin tehdidin sana söker. Oturacaksın oraya, vatandaşı tehdit edeceksin. Cadı avı başlatacaksın sen. Hani hukukun üstünlüğü vardı.

Senin tehdidin sana söker bize değil. Daha da öte gidiyor. Muhalefeti dizayn etmeye kalkar bu zat. Kimsin se muhalefeti dizayn edeceksin. Beyefendiye özgü bir muhalefet gerekiyor herhalde. Her dediğine evet efendim diyen bir muhalefet istiyor. Muhalefet sözcüğünün bile ne anlama geldiğini bilmiyor. Bizi dizayn edemezsin. Senin gücün yetmez buna. 3 kez arka arkaya seçimlerde geldin, her türlü baskıyı kurdun, devleti yargıyı dizayn ettin, yasama arka bahçen. Şimdi sıra geldi muhalefeti dizayn etmeye. Senin gücün yetmez. Biz seçimlere girdik. Önce halkın büyük oranda katılımı bizim açımızdan mutluluk vericidir. Her oya saygımız var. Oy kullanan yurttaşların tamamını kutluyorum. Hiçbir ayrım yapmıyorum.

Tek şey istemiştim. Sandığa giderken vicdanınızın sesini dinleyin diye. Yoksa isteyen istediği partiye oy verir. Balkon konuşmasının bir başka özelliği daha var. Sıra sıra dizilmişler. İstanbul’daki parayı sıfırlayanlar. Ankara’da öyle bir para yok tabi. Varsa da biz bilmiyoruz. Adı hırsızlığa çıkmış insanlarla siz zaten ülkeye umut veren bir konuşma yapamazsınız. Sadece kirlenen insanlar mı? Hayır. Kurana hakaret eden insanlar da oradaydı. Bu tabloyla birlikte bir balkon konuşmasının sonucunu kaç kişi değerlendirebilecek. Sorun bu.

Balkon konuşmasında açıkça demokrasiye meydan okundu. Demokrasi benim kafamdaki şekilde şekillenir diye açıkça söylendi. Balkon konuşmasında helale de meydan okundu, haramdan yanayız dediler. Haramzadelerin iktidarı var zaten, o nedenle güçlüyüz. Kaybedenler haram yiyenlerdir. Mazlumun yanında olanlar neden kaybedecekler. Dünyanın hiçbir ülkesinde diktatörler kazanamaz. Ama onlar kazandıklarını düşünürler.  Türkiye kazanıştır. Süreç göreceksiniz farklı bir şekilde yürüyecektir. Bu mesajlar önümüzdeki süreçte daha fazla baskının uygulanacağını gösteriyor. Medyaya, sivil topluma, siyasal partilere… Her alana baskı uygulanacaktır.

Ama ona şunu söylemek istiyorum: Bu daha başlangıç.  Önünde boyun eğecek kişi arıyorsan balkon konuşmasında yanındaki adamlara bak. Bize hiç bakma. Kimsenin önünde boyun eğmeyiz. Bu arada kendi yandaşları istifa edeceğim şeklinde haber yayıyor. İstifa edecek biri varsa bu ülkeyi soyandır. Geçiniz bunları. Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hiç kimse unutmasın. Bu daha başlangıç. Güçlenerek geliyoruz. Bütün seçim sonuçlarına bakın. Beklediğiniz oranda oy almadık. Ama hiçbir zaman yurttaşlarımı suçlamadım. Yukarıya doğru bir çizgimiz var. Yukarıya doğru gidiyoruz, ağır ağır sindire sindire. Halka daha fazla gideceğiz. Son seçimde yine mağdurları oynadı. Hem malı götürüyor, hem mağdurum diyor. 31 Mart’tan sonra Türkiye’de baskının artacağını hepiniz göreceksiniz.

Ankara’daki ve çok yerde itirazlar var. Hukukçu bir ekip çalışıyor. Ankara dahil pek çok yerde itirazlarımızı yapacağız. 100’ü aşkın yerde miting yaptım. Elimden geleni yaptım tabi. Bu benim görevim. Eksiğim olabilir ama görevimi yaptığıma inanıyorum. Milletin vicdanına hep sesleneceğim. Uyuyan vicdanları uyandırana kadar. Senin inandığın kitaba hakaret eden biri orada oturuyor, devleti soyanın yanında oturuyor. Yine de oy verecek misin? Kul hakkı yiyen biri orada oturuyor. Onları yanına almış, ben devlete meydan okuyorum, istediğim yolsuzluğu yaparım diyor.

Sandıkla meşruiyet sağlayacağını sanıyor. Sandıktan meşruiyet çıkmaz. Gidip yargının önüne çıkacaksın. Bugün olmaz ama yarın mutlaka çıkacaksın. Cemaatle işbirliği AKP’nin uydurması. Nereyle işbirliği yaptı. Ellerinde varsa bilgi belge çıkarsınlar. Ne istediniz de vermediniz diyen kimdi? Bizi cemaatle işbirliği yapmakla itham eden kimse. Hayatımda ilk kez Başbakanlık koltuğunda oturan birinin bu kadar çok yalan söylediğine şahit oluyorum.

AKP biz şey yapmak istediğinde önce küçük küçük havuz medyasında haber çıkarır sonra da bu haberin üzerine kendi eylemlerini inşa eder.
Havuz medyasında Süleyman Şah’a baskın düzenlenecek diye haber çıktı. Ben de haberler üzerine Hükümeti uyarmak zorundayım. ‘’Orayı gerekçe gösterip orduyu oraya sokamazsın’’ dedim.

Sonra da ses kayıtları yayınlandı. 2 gazeteci arkadaşla beraberdik. Hiçbirimiz inanmadık. Provokasyon olduğunu, AKP’nin reddedeceğini, diğer kayıtların da yalan olduğunu güçlendiren bir ses kaydı olduğunu düşündük. Arkadaşlarım uyardı: Bu ses kaydını esas alarak açıklama yapmayalım. Ve yapmadık açıklama. Dışişleri kabul edince Türkiye’yi nasıl bir felaketin içine sürüklemeye çalıştıklarını öğrendiler

Devlette mahrem kalmamış. Davutoğlu ”Bize savaş açtı” dedi. Ben de sordum: ”Hangi devlet?”Şu ana kadar tık yok. Hangi devletin savaş açtığını biliyoruz. Kendi ordusuna kumpas kuran bir devletle karşı karşıya kaldığımızı gördük. 4 adam göndereceğim, bizim şehitliğe saldırı düzenlenecek, kendi askerlerimizi öldüreceğiz ve ordumuz oraya girecek. Bunun hesabını vermek zorundalar. Bunun hesabını vermiyorlar, ama kim sızdırdı diye söylüyorlar

CHP önemli bir görev yaptı. Bu ülkenin çocuklarının Suriye bataklığına girmesini önledi. Bir şehit gelmiyorsa bu CHP’nin öngörüsünün güçlü olmasındandır. Elbette özeleştiri yapacağız. Nerede oylarımız arttı, nerede düştü?

Kurultay koşulları oluşursa elbette kurultay yaparız Neden kurultay istedin diye insanları suçlamayız. Bizi diğer partilerden ayıran özellik de budur. AA güven duymadığımız bir kurum. Diğer kurumlara güven duymadığımız gibi AA’ya da güven duymuyoruz. İktidarın güdümüne giren kurum güven vermez. AA havuz medyasının devlet ayağıdır. Onun için ayrıca havuz oluşturmasına gerek yok. 76 milyon o havuza destek veriyor. 76 milyon o havuz için verdikleri parayı helal edecek mi? Etmeyecek.

AKP ekonomideki açmazlarla karşılaşmadan bir erken seçim kararı alabilir. Devleti soyan adamdan cumhurbaşkanı olmaz. Yargıya gidip aklanmamış adamdan cumhurbaşkanı olmaz. Ben söyledim o da tekrar edecektir. Hırsızdan cumhurbaşkanı olmaz.

Demokrasilerde asıl olan seçimlerin saydam biçimde yapılmasıdır. Seçimi yapacak kurumların topluma güven vermesidir Elektriklerin kesilmesi, torbaların değiştirilmesi gibi şaibeler ortada geziyor. Hükümet de şaibeli.

Cadı avı başlatacağını söylüyor hükümet. Kim haksızlığa uğrarsa uğrarsın CHP olarak biz yanında olacağız.

Sonuçlar sonunda örtüştü. Ama AA’nın belli bir mizansen içinde hareket ettiği konusunda zaten haberler vardı. Biz de örgütümüzü o yönde uyardık

Metropollerde oylarımızı arttırdık. Bu bir gerçek. Daha başarılı olmak isterdik. Ama neden bize oy vermediniz diye halkı suçlamak kolaycılığına girmeyiz. Kendimizi sorgularız neden daha fazla oy alamadık diye.

En sevindiğim il Hatay oldu. Hatay’a barış gelecek En üzüldüğüm Artvin oldu.

31.03.2014
KAYNAK: MEDYA

Like it? Share it!

Leave A Response