Nereye kadar?

by admin | Pazar, Ağu 3, 2014 | 976 views

MECLIS-KAVGA-2
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşamadığı kadar büyük problemlerin içinde boğuluyor..

Ülke yönetiminin başındaki kişi – yaklaşık son 10 yıldır – iktidarı muhafaza için giderek artan bir dozda gerilim ve kamplaştırmaya prim verince, ülke bugün adeta birbirine düşman 2 (veya daha fazla) kesimin birlikte yaşamak zorunda olduğu bir yere dönüştü.

Bundan önceki birçok dönemde de halk çok kereler aldatılmış ve hatta ülke gerilmişti (12 Eylül döneminde olduğu gibi).. Ama, bir devlet adamının bilhassa dini ve etnisite gibi diğer çok hassas konuları bu kadar kaşıdığı bunu istismar ettiği hiç görülmemişti, rahmetli Erbakan’ da dahil olmak üzere.

Bir kudret sahibi (medyanın önemli bir bölümü neredeyse doğrudan kendisine bağlı, arkasında büyük sermaye desteğiyle ve de devletin tüm imkanlarıyla) Bekir Coşkun’un ifade ettiği üzere,

Vatandaşın ormanını elinden alıyor..
Deresini kurutuyor
Yeşil alanını yürütüyor
Yaylasını götürüyor
Ovasını kapatıyor
Çocuklarını öldürüyor
Babaları kömür ocaklarına gömüyor
Tekme atıyor
Yumrukluyor
Küfrediyor
Salı günü geldi mi çıkıp
“Yaratılanı yaratandan
Dolayı severiz” diyor…

Evet biraz fazla lirik 🙂 olmuş galiba ama durum çok farklı mı sizce, elinizi vicdanınıza koyup düşündüğünüzde?

Vatandaş ise kendisine anlatılan, “IMF borcunu kapattık, yollar yaptık, hastanelere artık girebiliyorsunuz, baş örtüsü serbest oldu, ihracatımız arttı, milli gelirimiz 10 bin doları geçti” başarı hikayeleriyle durumu idare ediyor.. Yani en azından yüzde 35-40 bir kesimin kendini mutlu sanması için (belki de öyledir) elden gelen beyin yıkama yapılıyor…

Ama bu kesim şunu görmüyor (bazısı da görmek istemiyor veya işine gelmiyor); Ülke Türk, Kürt, Sünni, Alevi, dindar, dindar olmayan diye bir sürü kesimlere bölünmüş vaziyette.. Çünkü bilhassa son 10 yıldır bu iş ciddi biçimde körükleniyor…

Diğer taraftan IMF borcu (5-10 milyar dolar) kapatıldı doğru ama Türkiye’nin dışa olan toplam borcu herhalde en azından 4-5 misline çıktı (özel sektör dahil).. En önemli aktiflerimiz (varlıklarımız) yok pahasına satıldı (örneğin Telekom) özelleştirme adı altında.. Milyarlarca dolar girdi devletin kasasına ve bunlar alt yapı adına çarçur edildi, genellikle.. Yani artık o kıymetli varlıklarımız yok amd daha beteri yerine koyduğumuz birşey de yok (kim ne martaval anlatırsa anlatsın)..

Türkiye üretmek hem de değerli bir şeyler üretmek yerine ticaret yapmayı tercih ediyor artık; İthalat, hizmet, inşaat vesaire.. İhracatı yapılan ürünlerde bile ithalat payı çok yüksek.. Tabii cari açık yükseldikçe yükseliyor..

Diğer taraftan, yolsuzluk rüşvet almış başını yürümüş.. Hatta hatta para kasaları, ayakkabı kutuları olaylarını ve daha beteri devletin bakanlarını rüşvete bağlama hikayelerini de hep beraber takip ettik ve gördük (tabii, alırken sen orada mıydın diyen zavallı cahil – veya menfaatçi – kesim hariç)

Öte yandan her ne kadar milli gelirin 10,000 doları geçtiği söylense de “acaba insan kalitemiz” ne kadar yükseldi bu arada – yoksa dibe mi battık? Gazete ve TV leri takip etmek yeter bu sorunun cevabını vermek için..

Ayrıca ülkenin etrafı ateşten çember ve becerikli dış politika yöneticilerimiz bizi az daha bu çemberin tam da ortasına atıyorlardı – önemli gayretler sarfettiler de Allah’dan beceremediler.

İşte bütün bu anormal ve aleyhte koşullar içerisinde bütün bunların mimarı olan muhterem kişi şimdi de cumhurun (yani halkın) başkanlığına talip. Hani, bugüne kadar ara vermemecesine “SİZLER, ONLAR, DİNDARLAR, OLMAYANLAR” vs diye ayrıştırdığı halkın… İşin ilginç tarafı herkes daha ılımlı bir başlangıç beklerken kendsinden, muhterem cumhurbaşkanlığı kanpanyasına bile tamamen aynı söylemlerle başlıyor.. Yani geri adım yok, değişmeye niyet olmadığı gibi… Ayrıca da muhterem kişi seçildiği takdirde çok etkin bir cumhurbaşkanlığı yapacağını (yani her şeye karışacağını vs) açıklıkla belirtiyor.. Tabii şu anda yürüttüğü kampanyada da “rakibi karalama, halka gerçekleri işine geldiği gibi söyleme vesaire” yine gırla gidiyor.. ve bu kişi halkın başkanı olup 77 milyonu (yanlış okumadınız) kucaklayacak, seçilirse…

Ne diyelim? Allah iyi insanları korusun …

Bu iş nereye kadar gidecek bakalım?

Editör

Like it? Share it!

Leave A Response