“Rüştünü ispat etmek” diye bir “eşik” ..

OPINION-2Bazen insanın önüne gerçekten de “BÜYÜK FIRSATLAR” çıkar.. Hani yabancıların “Once in a life time” (ömür boyu bir defa) dedikleri cinsten… Öyle bir fırsat ki insanı gerçekten de “ŞAH” yapabilir fırsatı iyi değerlendirirse.. Pekiyi ya değerlendiremezse… ? Bu durum tabii ki insanın başına siyasette de gelebilir ve gelmiştir de çok kere, günümüzde de çok açık bir örneği olduğu üzere…

Evet Türkiye Cumhuriyeti’nin muhterem Başbakanı daha önceden de Dışişleri Bakanı olarak hizmet verdi bu ülkeye ve TC tarihinde görmediği kadar inanılmaz kaosların içine sürükleniverdi bir kaç yılda.. Halen de o kaosta boğulmuş vaziyette çırpınıyor neredeyse..

Akabindeyse aynı kişinin başına bir nevi talih kuşu kondu. Zira kendisi devletin şu anda en tepesinde olan (ama aynı zamanda halen de iktidar partisini fiili ve tek adam olarak yöneten) kişi tarafından başbakanlığa atanıverdi – olaydan kısa süre önce kimse böyle birşey beklemezken.. Nedeni de seçilen kişinin malum muktedir kişi ile uyumlu (??) çalışacağı ve böylece herhangi bir çatlak sesin meydana gelmeyeceğinin tahmin edilmesiydi malum muktedir tarafından… Nitekim çok büyük oranda öyle de oldu.. Hükümetin sayın lideri bazı önemli konularda bile ülke yararının gerektirdiğinden ziyade, bir nevi amirinin uygun gördüğü yönde karar vermek zorunda kaldı..

Şimdiyse yine anlaşılıyor ki hükümetin başı bu sefer da AKP kongresi ile ilgili olarak kendi tercihlerini yürürlüğe koymak isteyice çok sert bir veto ile (tehdit demiyoruz) karşılaşıp bir kere daha kayıtsız şartsız amirinin tercihlerini kabullenmek durumunda kalmıştır… Ne uğruna acaba diye düşünmüyor değil insan doğrusu; AKP Genel Başkanlığı ve hatta Başbakanlığı elde tutmak uğruna mı acaba?

Nitekim, medyada yer alan haberlere göre gücü elinde tutan malum kişi, AKP’nin yarın yapılacak kongresi öncesi kendisine empoze edilen MKYK listesine itiraz eden Başbakan’a, yarınki kongrede başka bir eski bakanı genel başkan adayı olarak göstereceği restini çekince, öyle anlaşılıyor ki Başbakan geri adım atmış ve böylece amirin isteği kabul edilmiş olarak kriz aşılmış. Yani dolayısıyla da Türkiye Cumhuriyeti’ni idare ediyor olması gereken kişi yine malum yerden talimat almış oluyor eğer haberler doğruysa..

İleride tarih bunları yazdığında nasıl yorumlar olacaktır acaba? “Keşke büyük devlet adamlarına yakışacak” cesaret eşiğini atlayabilip Türkiye tarihine minnet ve hayranlıkla anılan bir büyük devlet adamı olarak geçseymiş muhterem” diye mi, belki de? Çünkü insan bazen şah olabilecekken öyle fırsatlar kaçırır ki.. Hani halk arasında sık kullanılan deyişle “Şah olabilecekken şahbaz olmakla yetinmek zorunda kalır”.. İşte işin gerçek yanı da şu ki tarih “şahbazları” değil de, yalnızca ŞAHLARI “övgü, takdir ve minnetle” anar malum…

Editör

Like it? Share it!

Leave A Response