Ülkemizde yaşanan inanılmaz yolsuzluk olaylarına ve bunun bir numaralı muhatabı olarak görülmesine rağmen iktidar “HIRSINDAN” bir nebze bile vaz geçmeyen bir muktedir.. Gelecekte ele geçirmek istediği pozisyonu “terleyen cumhurbaşkanı” olarak ifade eden bir tek adam sevdalısı..

Diğer yanda, her ne kadar görevi süresince hükümet tarafından önüne getirilen her yasayı görünürde düşünerek, bazılarına göre ise uygulamada gözünü kırpmadan imzalayan, fakat yine de tavrı ve üslubu ile ülkeyi bir diğeri gibi neredeyse iki zıt kamp haline getirmeyen ve her kesimden birçok vatandaşın daha ılımlı bulduğu bir kişilik.. ve de kendi ifadesiyle olacaksa eğer, göstermelik değil de “koşan bir başbakan” olmak isteyen bir karakter..

Öyle bir kişilik ki ulusal ve uluslararası alandaki çok kıymetli kariyerine rağmen yine de birincinin çok açık şekilde gölgesinde kalan ve işin acıklı taraflı bunu da kabullenen ve hatta hazmedebilmiş görünen bir portre… Fakat bugün vermiş olduğu beyanat ile birçok şeyin daha da düğümlenmiş görünmesine neden olan kişi..

Tabii ki Erdoğan (kurmaylarıyla) bu düğümü kendi istikbali lehine çözmeye çalışıyor.. Ama, durum öyle bir hale geldi ki, “Erdoğan başbakan olmasın da, Gül’e bin kere razıyız” mantığıyla düşünen birçok kişi “Ya şimdi?” pozisyonuna gelmiş oldu..

Artık, açıkça görülüyor ki, Gül kendini Erdoğan’a karşı bir alternatif olarak konumlandırmayacak ve dolayısıyla cumhurbaşkanlığına uzun süredir gözünü dikmiş olan bu kişinin karşısına muhalefetin çok kuvvetli bir müşterek aday çıkarıp ona göre pozisyon alması şart hale gelmiş bulunuyor..

Bakalım bu ülkenin milyonlarca kişinin kanaatine göre (maalesef) beceriksiz muhalefeti bu sefer bir araya gelip müşterek bir aday konusunda bir olabilecek mi? Bekleyip göreceğiz…

18.04.2014
Editör