Sarı lacivertliler basketbol sporunda 2016 yılının en büyüğü oldular yine.. Tabii ki Türkiye dahilinde.. Gönül isterdi ki Avrupa’da oynadıkları final maçını da kazanıp Avrupa’nın da en büyüğü olsunlardı… Ama maalesef kendinden daha deneyimli Rus takımı CSKA karşısında boyun eğdiler ve kupayı ülkeye getiremediler..

Türkiye’deki şampiyonluk öyküsüne gelince, gerçekten de nerdeyse kendisi kadar kuvvetli Efes Pilsen karşısında çok heyecanlı ve gerilimli maçlar neticesinde seriyi 4-2 ye getirerek kupayı kaldırdı kanaryalar. Herşeyden önce tebrikler Fenerbahçe basketbol takımına, teknik kadroya ve yönetime. Gerçekten de 10 yılda 6 şampiyonluk hatırı sayılır bir başarı.

Nitekim Ülker Sports Arena’da 91-70 kazandıkları maçtan sonra doyasıya kutladılar bu başarıyı tüm takım ve diğer kadro. Taraftarlar da çok büyük coşku yaşadılar hiç şüphesiz.. Burada Sırp başankeşfedilip trenör Zeljko Obradovic’in de hakkını teslim etmekte fayda var. Teşekkürler KOÇ .. Diğer taraftan Efes Pilsen’e de teşekkür etmek lazım bu başarıya sonuna kadar ortak olabildikleri için finalleri oynayarak..

Fakat madalyonun başka bir tarafı da var ki o da şu; Fenerbahçe’ bu başarıyı kazanırken bu işin maliyeti ne oldu? Başarıyı getiren ekibin içinde kaç tane ülkemiz çocuğu var? Bu başarı Türkiye’de gençlerin yetişmesine nasıl bir katkı sağladı? Aynı bütçeyle acaba çok fazla sayıda yetenekli genç keşfedilip Türk sporuna kazandırılabilir miydi? İşte bu soruların cevaplarına baktığımızda resmin hiç de aynı olmadığını görüyoruz…

Gönül arzu eder ki böyle çok büyük bütçeler gelecekte gençlerimizin yetişmesine kanalize edilsin ve ileride göğsümüzü kabartarak “Bu da bizim DATOME’miz” diye övünebileceğimiz sporcularımız çıksın ortaya…

Editör