Türkiye’de insan kalitesi ve medyanın katkısı

OPINION-2Türkiye gerçekten de çok ama çok ilginç bir ülkedir. Esasında bu ifade oldukça eksik kalır bu ülkeyi tarif etmek için. İlginç ötesinde “nevi şahsına münhasır” (kendine has) bir toplumdan ve kültürden (??) bahsediyoruz… Şüphesiz ki bizler “bir şey olmadan kendini nimet sananların çok bol olduğu” topraklarda yaşıyoruz..

Örneğin, hasbelkader bir fakülte bitirmişizdir.. veya hasbelkader para, mülk sahibi olmuşuzdur kendimizi hemen “ELİT” (seçkin) sınıfında görmeye başlayıveririz… Hele hele altımıza bir de son model araba ile, bir de yazlık çektik mi ondan sonrası “var mı bana yan bakan?” durumu olur genellikle..

Neden? Çünkü alt yapı yoktur.. Alt yapı deyince tabii ki küçük yaşta eğitim görmüş olduğumuz iyi bir okul ve öğretmen çok önemlidir.. Aynen “doğru dürüst eğitimli” (okuldan bahsetmiyoruz yalnızca) bir ailenin payı gibi bir genç insanın yetişmesinde…

Diğer taraftan artık öyle bir medya bombardımanı altında yaşıyoruz ki bu KAOS içinde düzgün adam yetişmesi zaten ayrı bir mucize konusu. Örnek mi istersiniz, bir sürü verebiliriz… Sabah, Posta, Takvim ve daha bir çok medya oragnına bir göz atmanız yeterli.. Tabii ki bazı televizyon kanalları da çok da farklı değil.. Bunların çoğunun kaygısını anlayabiliyor ve zaten bunlara birçok kişi tarafından istihza ve sıklıkla da ayıplayarak bakıldığını biliyoruz..

İyi de kendini bu sektörün öncüsü olarak tanıtan (ki Türk gazetecilik tarihinde gerçekten de böyle bir rol oynamışlardır) bazı muteber yayım organlarımıza ne demeli pekiyi?

Açın HURRIYET.COM.TR web sayfasını örneğin… Bu sayfa Türkiye’de PIONEER yani ÖNCÜ olduğunu iddia eden bir dev medya grubuna aittir. Bu grubun üst düzey yöneticileri zaman zaman etkinliklerde boy gösterirler “KOCAMAN” beyanatlar verirler “Bu ülkede medya sektöründe nasıl öncülük yaptıkları vs” konusunda.. Bununla beraaber, amiral gemisi olan web sayfalarına bir göz atıverin hele; “Kim kimi bilmem ne yapmış, Kim kimle aldatmış, yok iç çamaşırı neden giymiş giymemiş …” ve benzeri çok ağırlıklı olarak cinsellik (hatta bazen erotizm) ögesi kullanılan veya saçma sapan “TEASER” haber ve resimlerle dolu bir görüntüyle karşılaşırsınız.. Yani  tercihin, insanlara doğru dürüst ve kaliteli haber sunmak yerine onları gıdıklayarak sayfa açtırma yani hit alma hedefli bir yayın politikası olduğunu görürsünüz..

Şimdi sorduğunuzda bu muteber kişilere alacağınız cevap şudur: “Ne yapalım kardeşim? Yoğun rekabet söz konusu.. Daha çok sayfa açtırmak zorundayız ki ona göre reklam alabilelim”..

Tamam da  kardeşim senin hiç mi etik değerlerin yok yahu?.. Hani sen ÖNCÜ filandın.. Bu ülkenin toplumuna karşı (ayakta kalmak – ki çok önemlidir –  ve kendi cebini doldurmak dışında) hiç mi sosyal sorumlulukların yok.. Yani bu insanların böyle kalitesiz, seviyesiz yetişmeleri, “düşük” bir toplumun oluşması seni hiç mi ilgilendirmiyor? ..

Tabii bu bahsettiğimiz grup hani “seküler, demokrat” vesaire çok büyük bir kitleyi temsil eden, onlara hitap eden bir medya gücü.. Bir de tam tersi olanlar da var malum..

İşte düşünebiliyor musunuz böyle inanılmaz bir medya kaosu içerisinde insanlarımızın nasıl bir bombardıman altında olup hangi yönde etkilenebileceğini.. Zaten okulda doğru dürüst eğitim yok.. Aile yaşam savaşına düşmüş, can derdinde.. Yani ondan pek fayda yok.. Kişinin beslendiği ortam sosyal medya, medya (tabii Survivor gibi tam da ahmak programları) ve de kendi gibi eğitim ve bilinç seviyesi gelişmemiş en yakın çevresi (arkadaş vs).. Şimdi gelin de bu KAOTİK ortam içindeki bireyden olumlu beklentiler içinde olun, ülkemizin, milletimizin gelişmişlik seviyesini yukarılara çekebilmek için.. Ne dersiniz? Zaten insanımız da bu sorunun cevabını gayet açıklıkla ve hakkıyla veriyor, her vesile ile… Yani ne ekiyorsak onu da bir güzel biçiyoruz.. ve yukarıda belirtmeye çalıştığımız gibi de hiç şüphesiz ki değerli medyamızın da buna ciddi katkıları oluyor böylece..

Biz gerçekten de merak ediyoruz; Örneğin, Hürriyet grubunun üst düzey yöneticileri (entellektüel ve kibar hanım yöneticiler en başta olmak üzere) Hürriyet’in web sayfasına baktıkları zaman acaba birazcık HİCAP duyuyorlar mıdır? Biz söylemeyelim nasıl bir tahminimiz olduğunu en iyisi..

Ama en azından aynı grupta çalışan ve isim vermesek de bu konuda sıkıntı duyduklarına emin olduğumuz değerli basın mensupları olduğunu da biliyoruz, ekrandan tanıdığımız kadarıyla 🙂 .. “Keşke bunların sayısı çok daha fazla olsaydı” diye düşünmeden de edemiyoruz…

Kıssadan hisse şudur ki bu YÖNETEN İNSAN “kalitesi” ile de bu iş zor dostum zor.. Zira insan değil de daha ziyade “çamur” yetiştiriyor sistem..  Bu nedendir ki bu ülke lağımdan kurtulamıyor zaten ve de ufukta da pek de umut görünmüyor..

Editör

Like it? Share it!

Leave A Response