Vardar maçının ardından Fenerbahçe ve “futbol şubesinin yönetimi” hakkında

Muhterem beyler, yeter artık, taraftarı oyalamaktan vaz geçiniz lütfen… O taraftar olmasa hiçbirinizin bu kulüpte zaten işi olmazdı… Artık, “diğer branşlarda şöyle yaptık, böyle başarı elde ettik” söylemlerinden de vaz geçiniz lütfen… Bunlar “tabii ki takdire şayan” başarılardır ve taraftar olarak bizler de farkındayız, ama taraftar “futboldan ne haber?” diye soruyor siz muhteremlere… Bunun cevabı da örneğin “evinden aldırırım ha” filan şeklinde olmaz, olamaz. Zira bu bir cevap değil, olsa olsa kaçıştır.

Koskoca Fenerbahçe, ismini çoğumuzun “ilk defa bu eşleşmeyle duyduğumuz” Vardar’a hem de utanarak ve taraftarını utandırarak eleniyor. Bunu derken Vardar kötü takım mı, turu hak etmedi mi? Tabii ki anasının ak sütü gibi hak etti. İtirazımız buna değil asla. Hatta itirazımız Fenerbahçe’nin bu kadar isimsiz bir takıma elenmesine de değil. İtirazımız çok başka bir konuya.

Kulübün en yetkili, tek yetkili ve ağzından çıkan neredeyse kanun olan ve kararlarına karşı kimsenin aksi yönde parmak  bile kaldıramadığı lideri çıkıp diyor ki “Mayıs ayında transferi bitirmiş olacağız. İçiniz rahat olsun… vs”… Fenerbahçe taraftarı da bu kişinin (kulübü en üst düzeyde temsil ediyor ya) sözüne güvenip bir “oh çekiyor”… Sonra bugüne geldiğimizde ne görüyoruz? Galatasaray neredeyse ilk on biri yenilemiş durumda. Hem de hangi futbolcularla? Fenerbahçe’nin 2-3 senedir almayı beceremediği ne kadar kalite futbolcu varsa (ve de oldukça genç) onlarla yapıyor bu işi. Beşiktaş gidiyor istediği futbolcuyu takıma katıyor. Hatta Trabzon bile transfer pazarında fırtına gibi esiyor (Burak vs…) Pekiyi Fenerbahçe’nin uzman her şeyi bilir ve her dediğinden keramet çıkartmamız gereken yönetiminden ne haber? Onu da söyleyelim, nerede tapon ve de ayrıca yaşı gelmiş futbolcu varsa bu kulüpte yeri hazır. Ama diğer taraftan Kjaer gibi takımın belkemiği giderken yerine bir DOĞRU DÜRÜST stoper transfer etmekten aciz bir Fenerbahçe resmi görüyoruz karşımızda. Şimdi soruyoruz; “Bu mu büyük Fenerbahçe ve kimi istersek onu alırız ” iddiası?

Takıma bakıyoruz, gerçekten de Valbuena, Skirtel ve Isla dışında bu takımda oynamayı hak edecek adam yok şu andaki görüntüleri itibarıyla. Şener, bir türlü aklını kullanmayı öğrenemedi… Hasan Ali tel tel dökülüyor… İsmail, tam bir saatli bomba (BJK’ nin bize güzel hediyesi), Neustadter nasıl meşhur futbolcu olmuş anlamak mümkün değil (yanlış meslek bizce), Ozan tam bir felaket,  Van Persie’ ise resmen akıllara zarar (geçen dönemlerde takımın dibine dinamit koyan Terraneo’nun bize hediyesi malum, acaba ne kadar komisyon aldı)… Alper aklını başına alsa yine de en çok katkı sağlayan olabilir ve bu arada koca Fenerbahçe’nin umudu Ahmethan isimli delikanlı (lütfen komiklik yapmayalım)… Joseph iyidir ama bir tane yeter ondan malum… Mehmet Topal’a gelince bu sene bir şeyler oldu ona da, neredeyse kafayı yedirtecek seyirciye. Kalecilere gelince onlar da tam bir alem… Hani deve demiş ya “Nerem doğru ki..” diye.

Bütün bunlar gerçekken, takımın omurgası Kjaer’in gidişiyle hepten tahrip olmuşken resmen, koskoca Fenerbahçe (hani isterse her futbolcuyu alan – Başkan söylüyor biz değil) Gustavo Gomez diye (Messi, İbrahimoviç filan değil dikkat) bir futbolcuyu bile uçağa bindirip İstanbul’a getiremiyor. “Efendim o olanaksız çünkü şöyle böyle vs…” gibi mazeretler tabii ki olabilir, o zaman ne yapıp edip mutlaka ve en acil iş olarak eşdeğer hatta daha iyi birisini bulup getireceksiniz efendim. “Nasıl getirelim filan falan …?” Vallahi yönetim sizsiniz, biz değiliz. Talip olan ve koltuğa yapışıp kalan da sizsiniz. O zaman bizlere sormayacaksınız “Nasıl yapalım, şartlar şudur budur vs” diye… Malum bir kural vardır yöneticilikte “Beceremiyorsanız veya şartlar becermeye müsait değilse” bırakır gidersiniz ve de güzel hatırlanırsınız. Fenerbahçe’nin başkanlık koltuğu boş kalmaz “kimseler” merak etmesin. Ayrıca, o koltuk için şu an bile nasıl kapasiteli bir aday mevcut olduğunu hepimiz biliyoruz, birbirimizi kandırmayalım.

Diğer taraftan Vardar karşısındaki oyunların teknik analizine gelince göreve 10 gün önce gelen Vardar teknik direktörünün maç sonrası beyanatı çok şeyi özetlemiyor mu? Teknik direktör Cedomir Janevski yaptığı açıklamada şöyle dedi:Biz Fenerbahçe’nin nasıl oynayacağını biliyorduk. Hep yatay oynuyorlar. Kimse dikey oynamıyor. Robin van Persie’yi oynatmak istiyorlardı. İşi şansa bağlamamalıydık. Vardar’ı da küçümsememek gerekiyordu. Fenerbahçe’nin problemlerini iyi biliyorduk.Bugün şansla kazanmadık, her şey para değildir“. Bu kapsamda baktığımızda Aykut Kocaman’a gerçekten de ayrı bir dünya. Vardar’ın karşısına müdafaa taktiğiyle çıkıyor, neredeyse (biz demiyoruz, bütün yorumlara bakınız). Soldado madem oyuna girebiliyor da neden baştan oynatmıyorsun ve Van Persie isimli futbolcu emeklisinin taraftarı fıtık etmesine izin veriyorsun? Yönetime neden restini çekmiyorsun “Bu kadroyla ben bu takımı oynatamam. Ya bir an önce istediğim şu mevkilere şu futbolcuları alın veya bu işten vaz geçelim” diye. Zira hem takım rezil oluyor ve hem de sen, görmüyor musun? Neden kendinin aslanların önüne atılmasına izin veriyorsun?

Eminiz ki bütün bunlar yönetime sorulduğunda bin bir tane mazeretle gelinecektir taraftarın karşısına (ve de diğer dallardaki başarılardan referanslarla)… Ama yöneticiliğin anlamı bu zaten, “yönetici çare bulmak için oradadır” mazeret değil. Örnek mi? İşte en güzeli karşımızda; Fikret Orman (kişilik olarak bahsetmiyoruz) ve Beşiktaş futbol takımını 3 yılda nereden nereye getirdiği. Diğer örnek daha düne kadar bizim bile komik ve acınacak durumda diye düşündüğümüz Dursun Özbek vesaire… Tabii rahmetli İlhan Cavcav filan gibi inanılmaz örnekler de geldi geçti bu arada…

İşte bir zahmet muhterem yöneticilerimiz gerçekten de mazerete üretmeyi/saymayı bir kenara bırakıp, bu satırlarda değindiklerimize “kızmadan, kinlenmeden” bir kafa yorsalar ve de ondan sonra vicdanları gereğini yapsalar nasıl olur acaba? Hiç şüphesiz ki yakışan da bu olur Fenerbahçe yöneticilerine…

Son olarak bu resime bakarak Alllah Fenerbahçe’ye – ama esas taraftara – kolaylık versin diyelim.

Like it? Share it!