Fenerbahçe yönetimine bir veteran taraftardan açık mektup

by editor | Pazar, Ağu 20, 2017 | 582 views

Bu satırların yazarı henüz daha küçücük bir çocukken ve bugün kulübü yöneten büyük idareciler henüz dünyada yokken Fenerbahçe’yi izleyebilmek için babasının elini tutarak Elmadağ’dan hem de yürüyerek İnönü stadına gider ve Lefter, Naci Erdem, Basri Dirimlili, Can Bartu gibi büyük yıldızları seyrederdi… Tam tabiriyle hasta bir Fenerbahçe taraftarıydı daha o yaşlarda…

Yıllar geçti, Fenerbahçe’den de kimler geldi kimler geçti; Ne başkanlar gördü Faruk Ilgaz gibi ve de ne müthiş futbolcular izledi Birol, Alpaslan, Rıdvan, Ivançeviç vs gibi… Tabii ki ne muazzam maçlar seyretti kah üzülerek, kah doya doya sevinerek… Fakat, bu satırların yazarı maalesef artık Fenerbahçe’yi izlemekten zevk alamadığı, üzüldüğü ve hatta kızdığı için bugünlerde maçlarını seyretmek içinden bile gelmiyor, canı gibi sevdiği takımının…

Bundan yıllarca evvel oldukça genç ve enerjik bir adam bu kulübün başına geldiğinde eminim bütün Fenerbahçe taraftarları “Çok şükür, bu kulübü canı gibi seven, becerikli, hırslı bir başkanımız oldu” diye çok sevinmişlerdi… O zaman hakikaten de öyleydi resim… Bu arada yalnız futbolda değil hatta diğer şubelerde de önemli atılımlar ve gelişmelere imza attı bu kişinin yönetiminde Fenerbahçe…

Fakat ne olduysa daha sonra oldu ve “tek adamlık psikolojisinin getirdiği bazı önemli hatalardan mı veya başka nedenlerden mi oldu” analizine girmeden bahsedersek eğer, kulüp özellikle futbolda ciddi irtifa kaybetmeye başladı… Örneğin yıllardır Fenerbahçe taraftarı doya doya futbol oynayan, rakiplerini ezip geçen bir takım seyredemiyor sahada… Tabir yerindeyse resmen “fıtık oluyor” yine mi gol yiyeceğiz, yine geri çekildik, haydi koşsanıza kardeşim” vesaire diye…

Burada ayrıntılara girmek gerekmiyor şüphesiz ki ama tablo çok net meydanda. Tamam, şike davası komploları vesaire çok büyük zararlar verdi kulübe ve yoluna taş koydu. Fakat bugünkü (yıllardır süren) resmin faturası tek bu olaya çıkarılırsa, irtifa kaybı devam edecektir muhtemelen.

Bugün bağıra bağıra ben eksiğim diyen mevkilere 2-3 tane futbolcu alabilme kapasitesinden mahrum hale gelmiş bulunmaktadır kulüp. Diğer taraftan bundan 3 yıl önce futbolcularından “fedakarlık” isteyerek ayakta kalabilen Beşiktaş’ı Fikret Orman’ın bu kadar kısa sürede nereden nereye getirdiği malumdur.

Evvelki yıl TERRANEO denilen “komisyoncuya” neredeyse takımın anahtarını vererek ve de üstelik on milyonlarca Euro harcayıp bugünkü enkazın oluşmasına neden olmak, az yanlışlık mıdır? Bunun hiç olmazsa vicdan azabı olarak bir karşılığı yok mudur Fenerbahçe’yi bu kadar seven yöneticilerin yüreklerinde? Taraftara gerçekten de samimi bir özür borcu da mı mevcut değildir, bu kulüpte söz sahibi, bilgili maharetli kişilerin?

Onun için her şeyi ben bilirim iddiası ve tek adamlık sendromu gerçekten de çok tehlikeli iki rahatsızlıktır. Birçok örnekten de bileceğimiz gibi insanı, ülkeyi ve tabii bizim örnekte olduğu üzere kulübü ciddi sıkıntılara götürebilir… İnsanın – ne kadar güç sahibi olursa olsun – bir an durup kendi muhasebesini yapması ve ondan sonra yoluna deneyimlerden de ders çıkararak, aklın ve vicdanın gerektirdiği şekilde devam etmesi gerekir. İnsan kendi 3-5 kişilik ailesini bile tamamen kendi kafasına göre idare edemez, kaldı ki 20-25 milyon taraftarı olan bir kulüp söz konusu olduğunda bunun hepten imkansız olduğu aşikardır. Tabii bir de “beceremediğinde, bırakıp gitmesini bilebilmelidir” insan.

Fenerbahçe futbol takımının bugünkü durumuna gelince ise, Aykut Kocaman tercihi yapıldığında milyonlarca taraftar şüphesiz ki mutlu olmuştur. Ama bugün gelinen noktada resme baktığımızda görüyoruz ki, çok önemli mevkilerdeki büyük eksikliğe rağmen hala inanılmaz bir oyalanma (ve de dolayısıyla oyalama oluyor) durumu söz konusudur ve tabir yerindeyse millet atı alıp Üsküdar’a geçerken Fenerbahçe Üsküdar’a geçmeyi bırakalım da halen atı aramaktadır.

Lütfen bu noktada “Efendim, işte para durumu, Fifa, transfer yasağı” vesaire gibi (şu anda geçerli olsa da) mazeretler sürmeye gerek görülmemelidir. Bunları çözmek şüphesiz ki becerikli ve basiretli ve hatta güçlü yöneticilerimizin sorumluluğudur, o koltuklarda oturduklarına göre.

Son olarak da belirtmekte fayda vardır ki, şu andaki gidişatı süratle değiştirebilecek önlemler alınmazsa – ki bunlar acilen doğru yerlere doğru adamların transfer edilmesi olarak gözükmektedir – bu takım bu sezonu da kaybetmiş olacaktır, muhtemelen – umarız öyle olmaz ama …

Milyonlarca Fenerbahçe taraftarı umutla beklemektedir “Bakalım değerli yöneticilerimiz futbol şubesini içine düşürdükleri bu çıkmazdan nasıl çıkaracaklar” diye…

Like it? Share it!