Nemrut Dağı.. Mutlaka görmeli :)

NEMRUT_DAGI
Nemrut Dağı yüzyıllar önce iki dünyanın; doğuyla batının buluştuğu bir yerdi. Bir dinin doğuşuna, zorlu savaşlara, büyük sevinç ve hüzünlere tanıklık eden heybetli bir dağ. Adıyaman’daki Nemrut Dağı şimdi görkemli tarihinin anılarıyla baş başa, gökyüzünü seyrediyor.

Yüzyıllar önce Anadolu’nun eşsiz bir köşesinde, en kutsal yer olarak Nemrut Dağı’nı seçmiş bir krallık hüküm sürdü. Kommagene adındaki bu krallık, uzun yıllar Asur egemenliğinde kaldıktan sonra çetin savaşlar vererek bağımsızlığını kazandı. Nemrut Dağı’nın gizemli tarihinin keşfinin üzerinden yüz yıldan fazla bir zaman geçti. Keşif hikayesi Berlin’deki Prusya Kraliyet Bilimler Akademisi’ne gelen bir mektupla başlamıştı.

Akademi üyelerini heyecanlandıran mektup, genç yaşta ülkesini terk ederek Anadolu’da yol yapımı için güzergah belirleyen bir İngiliz grubun aşçılığını yapan Karl Sester’den gelmişti. Sester, Nemrut Dağı’ndaki harabelerle ilgili söylentiler duymuş, merakını yenemeyerek dağa çıkmaya karar vermişti. Gördükleri karşısında adeta dili tutulan Sester, yalnızca bir merak sonucu başlayan bu keşif hikayesiyle Nemrut Dağı’nın gizli tarihinin ortaya çıkmasına yardımcı olacaktı. Kommagene Krallığı, Toros

Dağları’ndaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan, Suriye’nin kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri’nin çevrelediği, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep illerini kapsayan bir coğrafyaya yayılıyordu.

Antiochos, Nemrut Dağı’nın terasları üzerine yaptırdığı heykel dizilerinin sağ ve sol başlarına kraliyetin cennet ve asaletin sembolleri olan kartal ve aslan heykelleri diktirir.

İÖ 1. yüzyılda kurulan Kommagene İS 72 yılına kadar bu bölgede yaşamını sürdürdü. Yazılı belgelerde İÖ 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde Kummuh olarak geçer. Asur egemenliğinden kurtulmasıyla birlikte bağımsızlığına kavuşan Kommagene’nin bu dönemine ait ilk yazılı belgelerde ilk kez I. Antiochos dönemine aittir.

I. Antiochos Kommagene’nin en önemli kralıydı. Onu bu kadar önemli yapan şey, büyük hedefleriydi. Küçük bir krallıktan beklenemeyecek kadar büyük hedefler; Antiochos yeni bir din kurmayı planlamıştı. Amacı Batılıların, yani Yunanlıların dini ile Doğulu Perslerin dinini birleştirmekti. Böylece bir dünya dini yaratacak, Nemrut Dağı’nı onun merkezi yapacak ve bu dinin buradan tüm dünyaya yayılmasını sağlayacaktı. Kendisi de bu sayede tüm dünyaya hükmedecekti. Ve ölümsüzlüğe kavuşacaktır. Antiochos bu hayaline ulaşmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Kendisini Tanrı ilan etti. Nemrut Dağı’nın 2.150 metre yükseklikteki zirvesinde yapımına başladığı görkemli kutsal alan ve mezar anıtı ne yazık ki ölümünden önce bitirilemedi. Oğlu Kral I. Antiochos da devam etmedi çalışmalara, mezar anıtı yarım kaldı. Kutsal alanın doğu ve batı yamaçlarında teraslar üzerinde yaptırdığı heykeller ise Nemrut’un sert hava koşullarıyla boğuşarak yüzyıllarca ayakta kalmayı başardı. Antiochos’un ölümünden sonra fikirleri de unutuldu, yaratmayı düşündüğü din kendisiyle birlikte öldü. Ama yine de yaptırdığı heykellerle kendinden yüzyıllar boyu bahsettirdi.

Kommagene’de tanrılar ve krallar adına yaptırılmış heykeller dışında kraliyet mensubu kadınlar için yaptırılmış bir anıt mezar bulunur. Etrafında bulunan sütunlar üzerine yerleştir.

Antiochos bu kutsal alanı teraslar halinde tasarlamıştı. Kutsal kabul edilen teraslarda yer alan heykellerin sırası aynıydı. Bu tanrılardan her biri hem Doğu hem Batı tanrılarını temsil ediyor ve bu nedenle iki ayrı isimle anılıyorlardı. Yüzleri doğuya ve batıya çevrili Pers ve Yunan tanrıları Kral Antiochos’un bu iki kültürü birleştirme amacını da simgeliyordu.

Antiochos yaptırdığı heykellerin arka yüzüne 200 satırdan oluşan vasiyetini yazdırdı. Yazıtta kendinden sonra gelecek kralları tapınağı güzelleştirmeleri için görevlendiriyor, ibadet için gelenleri övdüğü gibi, kötü niyetle gelenlere beddua ediyordu. Antiochos, kutsal alanı ziyarete gelenlerin en iyi şekilde ağırlanmasını istedi ve bu amaçla rahipleri en iyi şaraplarını sunmalarını emretti. Hatta törenlerin çok renkli geçmesi için müzisyenleri bile görevlendirdi. Ama Antiochos’un bütün bu titizliğine rağmen vasiyette yazılanlar yerine getirilmedi.

Dünyanın Sekizinci Harikası: Nemrut Dağı’ndaki kutsal alanda heykellerin dışında birçok da kabartma bulunuyor. Batı terasında bulunanlardan ilginç olan biri de aslan kabartmasıdır. Gezegenlerin dizilişleri incelendiğinde bunun Kommagene’nin I. Kralı Mithradates’in taç giydiği geceye; İÖ 109 yılının temmuz akşamına denk geldiği ortaya çıkar. Dünyanın dört bir yanında ziyaretçilerin görmek için geldiği Nemrut Dağı 1987 yılında UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitimsel, Bilimsel ve Kültürel Organizasyonu) kültür mirası listesine alındı. Dünyanın sekizinci harikası olarak nitelenen Nemrut Dağı, yeryüzünde güneşin doğuş ve batışının gözlendiği en güzel yerdir.

NEMRUT’TA NEREDE KALINIR?

NEMRUT_KERVANSARAY_HOTEL1988 yılında Dünyanın en yüksek açık hava müzesi, doğu-batı medeniyetlerini 2206 m. yükseklikte buluşturan ve dünyanın 8. harikası olan NEMRUT DAĞI’ nın eteklerinde, doğayla iç içe bir ortamda ve konum itibariyle mükemmel bir alana kurulan KERVANSARAY OTELİ yöreyi ziyaret eden misafirlere hizmet vermektedir. 1380 rakımda olan güneşin doğuş-batışının dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar görkemli izlendiği NEMRUT’ un zirvesine en yakın turistik tesisi KERVANSARAY OTELİ’nde kalabilirsiniz.

Otel NEMRUT’ a 8 km. Kahta’ya 43 km. ve Adıyaman havaalanına 65 km. uzaklıkta ve yöresel mimari tarzda taş bina olarak inşa edilmiş ve 20 oda, 46 yatak kapasiteli.

(WEB SAYFASI: NEMRUTKERVANSARAYHOTEL.com)

 

Like it? Share it!