Değerli Gazeteci Kardeşim,

Öncelikle göstermiş olduğunuz gazetecilik faaliyetinin ülke için çok değerli olduğuna inanıyor ve “naçizane” takdir ediyoruz. Özellikle de referandum öncesi halkı aydınlatma hususunda gösterdiğiniz gayret bizce “unutulur gibi değildi”. Yine naçizane bize göre halkla onların diliyle konuşarak çok kişi üzerinde “olumlu anlamda” ve gerçekleri görme hususunda etkili oldunuz. Bu vesileyle bir kere daha yürekten teşekkürler.

Bununla beraber – sizin de kontrolünüz dışında hatta – saçmalayan arkadaşlar da olmuyor değil programınıza çıkanlar arasında. Bazen biraz da siz mi çanak tutuyorsunuz bunlara o ayrı bir konu ama bu tip (küçük de olsa) iş kazaları her zaman ihtimal kapsamındadır, doğal olarak.

Bugün programınızda ağırladığınız “kadın hakları savunucusu” hanımefendiyi de yaptığı çalışmalar nedeniyle yine “naçizane” takdir ediyoruz, hem de büyük saygıyla. Fakat konuşmanın bir yerinde öyle büyük bir gaf yaptı ki (sizin eski bakanın nikahını gündeme getirmeniz vesilesiyle) eminim bu satırların yazarı gibi birçok insan da donup kaldı – ve hatta ciddi şekilde ayıpladı (tabii olay sizin kaptan olduğunuz programda oluyor, malum).

Hanımefendi – gerçi bir türlü tam rakama da karar veremedi ama bir 5 bir 8 diyerek – bir erkeğin kendisinden 5 yaştan daha genç bir kadınla evlenme durumunu “ŞAİBELİ” diye sıfatlandırıp çıkıverdi bir anda. Allah aşkına ne demek oluyor şimdi bu yani? Örneğin bu satırların yazarı kendinden 15 yaş genç bir kadınlar evlendiğinde nasıl bir şaibe işlemiş oluyor acaba? İnsan düşünmeden edemiyor, doğrusu.  Buna halk ifadesiyle “akım derken b…m demek” şeklinde ifade ediyoruz, malumunuz…

Diğer taraftan, sizin gibi geniş kitleler tarafından sevilen bir gazetecinin “modern, laik, gelişmiş” ve gerçek adaletin hüküm süreceği bir Türkiye için katkı vermek yolunda ciddi bir emek harcarken, eski bir bakanın kendinden 30 yaş küçük bir kadınla evlenmesini “kadınlar hamamı dedikodusu” misali yüzbinler tarafından izlenen ekranına getirmiş olması da pek yakışmadı. Niyet belki de başkaydı, ama halk deyişiyle ifade edelim yine “yan geldi – yani oturmadı”.

Bir adamın muhtemelen gelişimini tamamlamaktan henüz uzak olan 18 yaşından daha genç bir kızı “zevce” olarak alması (tabir bile şık değil esasında) başka bir şey, 40 yaşında ve ne yaptığını bilerek karar verebilecek bir kadının kendinden 30 yaş büyük bir adamla evlenmesi “bambaşka” bir şey. O saygıdeğer hanımefendi bir zahmet bu noktaya bir daha bakıp bilgisini geliştirdikten sonra “meramını da” doğru anlatsın, bizce. Burada bunun detaylarına girip sosyal ve bilimsel (pratik) nedenler hakkında fazla yorum eklemek gereksiz. Bununla beraber, merak edip daha fazla bilgilenmek isterseniz memnuniyetle daha öteye da tartışabiliriz somut tespitler ile.

En son olarak şunu hatırlamanızı öneririm. Etrafımıza baktığımızda, arada 10-15 yaş farkı mevcut olan bir sürü mutlu evlilikler “hiç şüphesiz ki” görebiliyoruz ve bunların hepsinin içinde hanımefendinin deyişiyle “ŞAİBE” aramak da tek kelimeyle “saygısızlık” ve başka bir tarifle de “cehalet” olabilir, olsa olsa. Bu bakımdan o ekranlara insanımızın eğitimine ve bilinçlenmesine katkı vermek amacıyla çıktığımıza göre, en başta kendimizi de eğitmek ve geliştirmek durumunda olduğumuzu hatırlamakta fayda var.

Saygılarla Değerli Kardeşim.