Ülke ekonomik ve bilhassa siyasi bir krizin içinden geçmeye çalışırken ekonominin can damarlarından biri olan Bankacılık sektörü acaba ileriye umutla bakıyor mu?

Her ne kadar Türkiye’de mali kuruluşların yapısının önceki krizlerdekine nazaran çok daha sağlam olduğu söylense de neticede bir dayanma süresi söz konusu olacaktır, her sektörde olduğu gibi. İşte bu konuda sektörüb profesyonelleri ne düşünüyor acaba?

Örneğin bir banka genel müdürü şöyle diyebiliyor meseleyle ilgili olarak:

“Topyekün bir ekonomi savaşındayız ve hepimiz galip gelmeliyiz. 2014 yılında bankacılık sektörünü düşük bir karlılık bekliyor. Biz gül bahçesini, 2008-2013 dönemini geride bıraktık. Şimdi bankacılığın yüzde 25-30’lar değil, yüzde 10-15 büyüyeceği ama karlılığın da ona göre azalacağı bir dönem. Ama umalım ki bunu çabuk aşalım”.

Kısa süre önce Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından ocak ayı bankacılık sektörü karları açıklanmış ve karlılıktaki düşüşün geçici olmadığı ve 2014 yılında bankacılık sektörünü düşük bir karlılığın beklediği ifade edilmişti.

Bir görüşe göre “Faizler 450 baz puan yükseldi fakat ne kredi kartları ne de POS cihazlarının aylık faizlerinde bir şey değişmedi. Buna mukabil faizler yüzde 100 arttı. Yüzde 4,5 olan gösterge kağıt, yüzde 10’lara çıktı. Dolayısıyla bu durumda bankacılar için  bir zarar söz konusu oldu.

Diğer taraftan bir teselli ise ülkenin bütçe açığı ve kamu borcu olmaması. Buna mukabil, cari açık söz konusu. Bunu tetikleyen unsurlardan birinin birinin banka kredileri olduğu iddiası var. Bu nedenden dolayı da onları sınırlama yönünde önemli olduğu kadar tedbirler getirildi. Ama bu tedbirler peyderpey geldikçe munzam karşılıklar artıyor, krediler ancak gelire göre verilebiliyor. Vadeler kredi kartında 9 aya kadar çekildi. Bu da bankaların yıl sonu karlılıkları üzerinde ciddi olumsuz etkilere neden olabilecek.

21.03.2014
KAYNAK: MEDYA