PARAMETRE… Bir gazeteci ve “ONUR” meselesi

PARAMETRETelevizyonda çok kişi tarafından takip edilen bir ekonomi siyaset programı; PARAMETRE… Programın sunucusu Ebru Baki olup kendisi iki katılımcıyla (veya yorumcu) götürür programı…

Ebru Hanım güler yüzlü, gayretli, oldukça enerji yayan bir hanım sunucudur. Ciddi ekonomi bilgisine da sahip olan sunucumuzu eminiz ki birçok insan keyifle takip ediyordur. Öyle ki bazen izinde filan olup da yerine başkası geldiğinde insanlar onu özlüyordur (bu satırların yazarı dahil). Ebru Hanımı bazen kızdırır takip edenleri, ve o da onlara hemen sitemlerini iletmekten kaçınmaz.. Ama bu bile takipçilerinin ona karşı sevgisini azaltmaz..

Yorumculardan Deniz Zeyrek ise bildiği hakikat ve inandığı doğruları – üstelik başkalarının ve karşıt görüşlülerin hak ve hukukunu da en az kendisininki kadar korumaya gayret ederek – savunan ve ikbal düşünmeden paylaşan gerçekten YÜREKLİ ve BİLGİLİ bir “HAKİKİ” gazetecidir.. Sözü kıvırıp, eğip bükerek söylemez, etraftan dolanmaya deyim yerindeyse ortada top çevirme yoluyla durumu idare etmeye çalışmaz..

Zaten onun için de binlerce takipçisi ve takdir edeni vardır.. Öyle ki Deniz Zeyrek olmadığında programın tadı tuzu eksilir (maalesef).. Deniz Zeyrek oradan buradan İngilizce haberleri okuyup programda millete ne kadar entelektüel olduğunu gösterircesine satmaya çalışan entellerden değildir… Keza, Deniz Bey kendisine “övgü dolu, pohpohlayıcı” yorumlar mesajlar gönderildiğinde dört köşe olup, en ufak tenkitte kişiyi yasaklayacak (Twitter deyimi ile bloklayacak) bir “ileri” DÜŞÜNCE HÜRRİYETİ anlayışına da sahip değildir. Deniz Bey küfür olmadığı müddetçe farklı ve hoşuna gitmeyebilecek tenkitlere bile açıktır.. Sırf gelişmiş bir insan olarak tenkitlerin veya şiddet ve küfür içermeyen karşıt görüşlerin bile kendi gelişimini daha da öteye götürebilmek adına ne kadar önemli olabileceği hususunda gerekli farkındalığa sahip olduğu için. İzlenimimiz odur ki, Deniz Zeyrek bir kişiyi “sırf ondan tenkit geliyor” diye bloklamak güdüsü duysa bundan utanacak ve yüzü kızaracak tipte bir kişiliği temsil etmektedir, kuvvetli olasılıkla…

Deniz Bey yalnızca HAK ve HAKKANİYET adına benimsemiş olduğu bu cesurca tutumundan dolayı ne “devlet büyüklerimizin” yurtdışına giden uçaklarına davet edilir, ne de Cumhuriyet’in en yürekten ve cesur savunucularından olduğu halde saraylardaki resepsiyon ve kutlamalar için akredite edilir.. Zira, Deniz Bey gücü elinde bulunduranların yani uçak ve malum resepsiyonlara kimin çağırılıp çağırılmayacağına karar veren güç sahiplerinin eksiklik ve yanlışlarını açıklıkla ve cesurca paylaşabilme erdem ve onuruna sahiptir ki bunun neticesinde de söz konusu kişilerce bir bakıma cezalandırılmış olur bu etkinliklere akredite edilmeyerek.

Söz konusu kişiler ve bu tip davet ve resepsiyonlara “koşa koşa gidenler” bilmezler ve anlayamazlar ki, bu durum Deniz Bey için olsa olsa bir ONURDUR… ve de birlikte çalıştığı çevresinde olan insanlar için de örnek alınabilme fırsatı açısından büyük bir şanstır esasında.. Örneğin Deniz Bey en son 29 Ekim resepsiyonuna gitse ve orada Cumhuriyet dönemi kutlamalarından nasıl “aşağılanarak” bahsedildiğini duysa eminiz ki midesi kasılır ve kusma hissiyle tuvalete koşar ve hatta hatta mekanı terk etme ihtiyacı bile hissederek gereğini yapardı..

Tabii bu tip kavramlar malumdur ki insandan insana değişeceği için herkesin aynı anlayışa sahip olması da beklenemeyebilir.. Ama ileride tarih bugünleri yazdığında herkes de layık olduğu şekilde anılacaktır hiç şüphesiz…

Ülkesini ve onurlu insanları seven bir “insan”

Like it? Share it!

Leave A Response