Son yılların gözde yatırım ülkelerinden olan Türkiye içinden geçmekte olduğu oldukça zor siyasi kriz tablosu (ve de global faktörler) nedeniyle bu özelliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya maalesef.
Üstelik 7 Haziran seçim neticelerine göre halkın koalisyon tercihinin pas geçilerek 1 Kasım’da yeni bir seçime gidiliyor olması işin üstüne tuz biber ekmiş vaziyette.
İşte bu olumsuz tablo doğaldır ki global bazda ekonomiyle ilgilenen uzmanları da ürkütmüyor değil doğrusu. Bu uzmanlar ve kuruluşlar (özellikle de derecelendirme sektöründe iştigal edenler) Türkiye ile ilgili değerlendirmelerini yaparken şu soruyu sormak durumunda kalıyorlar mecburen: “1 Kasım’dan sonra Türkiye ekonomisinin dümeninde kim olacak?”
Tabii bu sorunun arkasında olan ve esas sorulmak istenen ise “1 Kasım’dan sonra Ali Babacan ve Mehmet Şimşek ekolü Türkiye ekonomisini yönetmeyi sürdürecek mi sürdürmeyecek mi?”
İşte bu noktada durup ciddi düşünmek gerekiyor, gerçekten de acaba olasılıklar ne diye.
Mesele şu ki olay tamamen BB Ahmet Davutoğlu’nun tercihine kalsa diğer bir deyişle onun kontrolünde olsa herkes biliyor ki, kendisi vaktiyle faiz-enflasyon ilişkisiyle ilgili tartışma zirvedeyken, kritik karar aşamasında tercihini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın değil, Babacan ve ekibinin görüşlerinden yana kullanmıştı ve dolayısıyla kendisi Babacan ile devam etmekten yana olur. Hatta AK Parti kulislerinde Davutoğlu’nun Babacan’a ‘Adaylık için başvuru yapın’ mesajı verdiği konuşuluyor.
Diğer taraftan Babacan’ın bu konudaki durumuna baktığımızda ise onun siyasette devam etme konusunda çok da istekli olmadığını ve özel sektörde faaliyet göstermekte olan iş konusunu devam ettirmek istediği anlaşılıyor, bugüne kadarki kulis vs bilgilerinden. Ayrıca Babacan’ın saray ve başındaki kişinin mali konularla ilgili her noktaya karışmalarından fikir yürütmelerinden ve dolayısıyla meydana gelen 2 başlı ekonomi resminden ciddi şekilde rahatsız olmuş durumda. Zaten saraydaki kişinin kendisine ne kadar baktığı da ayrı bir soru işareti, Babacan’ın daha önceki birkaç çıkışı yüzünden.
Diğer bir olasılık da Mehmet Şimşek acaba ekonominin dümenine geçebilir mi şeklinde? Kendisinin adaylık başvurusu yaptığı biliniyor ve görev verildiği takdirde yerine getirebilir. Bununla beraber Şimşek’ de sarayın borazancılarının Merkez Bankası ile ilgili şiddetli tenkitlerine direnenlerden biri olmuştu (Babacan’ ile) hatırlanacak olursa. Daha önceki ekonomi ile görüşlerini de pek de değiştirecekmiş tablosu vermedi bugüne kadar. Bu da sarayla ters düşmesi anlamına gelir neticede, kaçınılmaz olarak
Saraydaki kişiye gelince kendisi esas olarak Babacan’ ile Şimşek ikilisini vazgeçilmez olarak görmüyor aşikar şekilde.. Muhtemeldir ki yeni bir takım isimler getirmeye zorlasın Başbakan’ı..
İşte görüldüğü üzere ekonominin patronu kim olacak sorusunun cevabı tam da boşlukta kalmış durumda.. Siz olsanız yabancılar yerinde böyle bir pozisyondaki Türkiye’ye paranızı getirip yatırmayı düşünür müydünüz? İyi ya işte, onlar da düşünmüyor zaten.
Editör
