Yaz yavaş yavaş gelecek ve SIĞACIK yine şenlenecek..
Öyle ilginç ki güneş bir gün yüzünü gösterdi birazcık gülümsedi, İzmir yine akın akın SIĞACIK PAZARI’ na geldi Pazar günü..
Yok canım meraklanmayın öyle önemli bir hadise filan yoktu.. İnsanlar, gözleme, börek, baklava filan yemeye gelmişler – malum bunlar İzmir’de pek bulunmuyor da ne yapsınlar gariplerim…
Şaka bir yana her Pazar burada dönen gıda işinin – evde börek, çörek yapıp geliyor ya kadınlar – haddi hesabı yok maşallah.. Bazı tezgahların o gün ortalama 500- 1000 arası hasılat yaptığı bile söyleniyor.. İyi para değil mi?
Bundan daha önemlisi ama, acaba o ürünler hangi hijyenik şartlarda yapılıyor – bize göre önemli de hani başkasını bilemeyiz tabii… Neden mi yazdım bunu? Çünkü bizim millet kendi vicdanıyla başbaşa kaldığı zaman biraz farklıdır da.. Örnek isterseniz, gazete küpürlerine bir bakıverirsiniz (veya Google ne güne duruyor). Onun için dikkatli olmakta fayda var..
Tabii, çoluk çocuk haftanın bir günü hem hava alıp hem de bir şeyler atıştırmak bir keyif doğrusu.. Hangimiz yapmak istemeyiz ki? Yalnızca biraz dikkat J
Bu arada SIĞACIK Pazar içinde ŞIK MI ŞIK, GÜZEL Mİ GÜZEL bir KAFE (cafe) açıldı malum; CAFE LA CASA.. Ana kapıdan girildiğinde hemen sağdaki ilk dükkan..
Öyle görülüyor ki “MÜTHİŞ” tutacak burası.. ve daha ilk bir iki haftadan açıkça belli oluyor bu durum..
Nedeni de çok açık esasında; İşi gayet iyi yapıyor sahibi…
Evet, Banu Hanımefendi, gerçekleştirdiği dekor ve ambiyans ile, sunduğu çeşitler ve lezzetle çok kısa sürede pazarın gözdesi olmaya aday.. Esasında oldu bile ve oturacak yer bulmak zor oluyor bazen – çok kötü hava şartlarına rağmen..
Buraya giderseniz eğer, sabah köy kahvaltısını ve cheese-cake ve diğer çeşitlerini katiyetle bir deneyin derim..
Tabii böyle yerlerin şu faydası da var.. Bulundukları semte “KALİTE” katıyorlar.. Civardaki herşey daha da değerleniyor bu tip yerler sayesinde.. Bu bakımdan gönül arzu eder ki bu tip yerler daha da çoğalsın..
Editör
