Darbe teşebbüsü ve düşündürdükleri

DARBE-RESMIOPINION-2-300x274
Türkiye 15 Temmuz 2016 günü gerçekten de tarihinin en kritik günlerinden birini yaşamış görünüyor. Zira bir avuç ordu mensubu hükümeti daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ı devirip devletin yönetimini kendi eline almak istedi ama başaramadı.

Başarsaydı ne olurdu, daha doğrusu ne yapılmak isteniyordu? Çok açıkça görülüyor ki hedef doğrudan Erdoğan’dı, yani ondan kurtulmak isteniyordu. Zaten bunu düşündüğümüzde darbenin arkasında Gülen Cemaat grubunun olma ihtimalinin de güçlendiğini görüyoruz. Zira bu grubun kendilerine özellikle ekonomi alanında vurulan darbeler nedeniyle sonsuz bir husumet içinde olduğunu biliyoruz.

Bu sonuç kısa süre içerisinde ortaya çıkar çıkmaz darbeye karşı olanların sayısında sanırız önemli ölçüde artış görüldü. Zira, zaten demokrasinin sürekliliğinden yana olan vatandaş ister AKP taraftarı ister AKP’ye karşı olsun her halükarda Gülen örgütü ve mensuplarına karşı olan güvenini uzun süre önce kaybetmişti.

Bununla birlikte şu da görülüyor ki yaşanan olayda bu örgüt haricinde daha büyük bir aklın parmağı ve yönlendirmesi de vardı sanki. Zira gerçekten de çok tuhaf bir teşebbüs oldu bu girişim. Öyle ki normal olarak iyi planlanmış bir darbe teşebbüsünde (1980 vs gibi) yapılması gerekenlerin neredeyse hiçbir yapılmadı ve adeta başarısızlık için davetiye çıkarılmışçasına bir planlama söz konusu olduğu görüldü – bu hususu ekranlarda birçok uzman yorumcu da net olarak teyit ediyor. Dolayısıyla hani tabiri caizse “bazılarının gaza getirilip yarı yolda bırakılması durumu bile söz konusu olabilir mi acaba” diye düşünüyor insan. Dolayısıyla cemaatin dışında bu işe gaz veren üst akıl olsa olsa kim olur diye düşündüğümüzde de akla kim geliyor dersiniz acaba? Bu sorunun cevabını çoğumuz biliyor olsak gerek artık. Dünyanın birçok bölgesinde ihtilaller, savaşlar vs gibi ne kadar melun olay varsa bunları planlayıp organize eden kimlerse, hangi teşkilatlarsa tabii ki onlardan bahsediyoruz.

Ne acıdır ki, bizler “ABD Büyük Ortadoğu Projesi’nde çuvalladı, bu işi tutturamadı” diye sevinirken tam, bir de bakıyoruz ki aynı ABD nakış işler gibi BOP isimli büyük planını adım adım gerçekleştiriyor. Önce Irak, sonra Libya, Somali, Mısır ve tabii Suriye.. Şimdi de Türkiye’mi dersiniz..?

Vatandaşımız artık görmeli ki birbirimize düşmanlık ederek, kin kusup yek diğerinin boğazına sarılarak ancak evrenin en büyük şeytanı örgütlere hizmet etmiş oluyoruz.. İslamı, daha doğrusu dini kullanarak bizi birbirimize kırdırmaya çalışan bir iblisten bahsediyoruz..

Dolayısıyla, evrenin bu en tehlikeli varlığının şerrinden kurtulmak için yapmamız gereken tek şey “din ve ırk” ayrılıklarını artık bir kenara bırakıp karşılıklı hoşgörüye sığınmaktır.. Başka çaremiz yoktur, inanınız ki ..

Hem de vakit çok geçmeden …

Editör

Like it? Share it!

Leave A Response