Malumdur, son zamanlarda bir aldanma / aldatılma edebiyatı almış başını gidiyor; Bunların en başında da PARALEL yapı geliyor yine bilindiği üzere.. İktidarı (ve özellikle malum kişiyi) fena halde aldattığını canhıraş yakınmalardan anladığımız…

Daha doğrusu öyle sanıyorduk.. Ama bir de ne görelim? Meğerse ondan da fena kandırıkçılar varmış da haberimiz yokmuş; Evet meğerse malum terör örgütü de aldatmış (hani kandırmış gibi birşey) iktidarı ve malum muktediri… Nerden mi anladık böyle olduğunu? Çünkü itiraf en yüksek makamdan geldi de ondan…

Erdoğan’a bir röportaj esnasında bir gazeteci şu soruyu sordu;

“Seçim öncesinde Çözüm Süreci boyunca sakin bir ortam vardı. Seçimler gerçekleşti. HDP 80 milletvekili çıkardı, 100’ü aşkın belediye var. Bu saldırılar niçin başladı? Nasıl bir strateji umuyorlar? Niçin bu saldırıları yoğunlaştırdılar? Bugünkü saldırı da seçimin tekrar edilmesi kararının hemen arkasından geliyor. Nasıl bir strateji var Sayın Cumhurbaşkanım?”

Erdoğan’ ise soruya aynen şöyle cevap verdi; “Tabi bu Çözüm Süreci bunlar tarafından bir ihanetle değerlendirildi. Çözüm Süreci’ni bunlar adeta Güneydoğu’da, kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Burada bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, tabi ‘herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar”.

Şimdi bu iki paragrafı okuduğunda insan bu aldatılmanın sorumlusu ve faturayı ödemesi gereken kişilerin kim olduğunu veya olması gerektiğini düşünmeden edemiyor doğrusu.. Yalnızca insan olmak hasebiyle…

Editör