Malumdur, son zamanlarda bir aldanma / aldatılma edebiyatı almış başını gidiyor; Bunların en başında da PARALEL yapı geliyor yine bilindiği üzere.. İktidarı (ve özellikle malum kişiyi) fena halde aldattığını canhıraş yakınmalardan anladığımız… Daha doğrusu öyle sanıyorduk.. Ama bir de ne görelim? Meğerse ondan da fena kandırıkçılar...

Burası Türkiye Cumhuriyeti.. Büyük önderin maalesef sağlığı yetmediğinden yapılması gerekli işleri tamamlayamadan terkedip gitmek zorunda olduğu ülke.. İnsan denen en önemli aktifinin seviyesini – hani Urfa’da Oxford açılmış olsaydı bile – bir türlü yukarı çekemeyen ülke.. İnsanının icabında Harvard’da, Cambridge’de...

Konumuz, Türkiye siyasetine adını yazdırmış bir “ŞAHSİYET” (??) Siyasete adını yazdırırsın da “Adam olmak kolay iş değildir” derler .. Aynen insan olmak gibi.. Hatta fıkrası da vardır bunun malum… Çok önemli mevkilere gelebilirsiniz.. Hatta bir ülkenin kaderi ile oynayabilecek (doğrudan veya dolaylı) güce, itibara bile kavuşabilirsiniz.....

Milletimiz sağolsun herşeyden vaz geçer ama piknik yapmaktan asla.. Yani illaki de gidecek, ağaçlar arasına torun torba kurulacak, varsa güzel çimlerin içine bir güzel edecek, hatta varsa ağaç (belki de orman)  yakma pahasına mangalını bir güzel tüttürerek etrafı dumana boğacak ve oradan ayrılırken de “orada kendi çapında bir savaş olmuş...

FACEBOOK ortamında takip ettiğimiz kalemi kuvvetli “fikir sahibi” insanlardan biri içinde bulunduğumuz gerçekleri çok da sivri bir şekilde anlatan bir yazı yayınladı. Kendi izniyle burada yayınlıyoruz. Adam olan veya en azından böyle bir umut taşıyabilenler okuyup da birazcık uyansın diye. Kalemine sağlık Deniz Hanım. (Not: Bu yazı ...

Medyada yine haberler okuyoruz; Hangi sucuğun içinden ne eti çıkmış, hangi hamur işinde olmaması gereken ne kullanılmış filan gibi… Bu tip haberler 3-5 ayda bir görülür özellikle basında.. Birbirimize gösterir hayretle “Vay be demek böyle hile yapıyorlarmış.. Vatandaşın sağlığı ile böyle oynuyorlarmış vicdansızlar” der verir veriştirir...

Türkiye’nin ikinci ana muhalefet partisi MHP’nin “ÖNDE GELEN” (??) temsilcilerinden olan HALAÇOĞLU isimli kişi öyle bir açıklama yaptı ki buna tam da büyük GAF derler. Bu kişi ülkeyi ve milleti resmen ve hem de dini alet etmek yoluyla KAMPLARA BÖLEN malum kişilerin ekmeğine yağ sürercesine inanılmaz bir ifade kullandı meclis...

Türkiye gerçekten de çok ama çok ilginç bir ülkedir. Esasında bu ifade oldukça eksik kalır bu ülkeyi tarif etmek için. İlginç ötesinde “nevi şahsına münhasır” (kendine has) bir toplumdan ve kültürden (??) bahsediyoruz… Şüphesiz ki bizler “bir şey olmadan kendini nimet sananların çok bol olduğu” topraklarda yaşıyoruz.. Örneğin,...

Türkiye tarihinin en önemli seçimine giderken (her zaman bu ifade kullanılır ama bu sefer gerçekten de öyle) siyasi partilerin seçim kampanyaları da devam ediyor.. Liderler meydan meydan dolaşıp seçimi kazanırlarsa ne yapacaklarını anlatıyorlar.. Bu arada seçim meydanlarında hiç de işi olmayan – daha doğrusu olmaması gereken – biri var ki bizce...

Yıl 2015.. Yani İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin (Universal Declaration of Human Rights 10 Aralık 1948) yayınlanmasından yaklaşık 70 yıl sonra ve “İLERİ DEMOKRASİ” tesis edilmiş olan ülkemizde bir “1 Mayıs Günü” polis copları, gaz fişekleri, TOMALAR ve zülüm altında kutlanmış bulunmakta… Birazcık, ama azıcık VİCDANI olan bir insanoğlu...